Yine uzun bir sessizlikten sonra merhaba. Olmuyor, yapamıyorum, bir günü diğerine benzemeyen yeni aile düzenimde maalesef yazmaya zaman ayıramıyorum. Bunda okulların tatil olması ve yaz döneminde olmamızın da büyük etkisi var tabii. Bu nedenle son 1 ay içinde neler yaptığımıza ilişkin bir özet yapma gereği hissediyorum.
Temmuz ayımız bu yaz Türkiye tatili yapıp yapamayacağımız sorusuyla geçti. Mayıs ayında doğmuş bir bebeğin bizim tatilimize ne gibi bir engeli olabilirdi ki? Ama oldu işte. Lara'nın pasaport başvurusundan cevap alamayınca bütün sene boyunca dilimizden düşmeyen, hep bir sonrakinin hayallerini kurduğumuz, Türkiye tatilimiz tehlikeye girdi. Bu düşüncelerle hop oturup hop kalkarak geçirdiğimiz 4. haftanın sonunda pasaport elimize ulaştı. Hemen ardından nüfus cüzdanını da çıkardığımız Lara artık ilk Türkiye seyahatine hazırdı. Ama uçak biletlerini de almak gerekiyordu tabi. Hummalı bir bilet araştırmasından sonra şu ana kadar aldığımız en pahalı Türkiye biletlerimizi de aldık ve sonra derin bir "oh" çektik. Yaz tatilimizi kurtarmıştık.
İngiltere'de okullar Temmuz sonu tatil oluyor. Yazların cok sıcak olmamasından kaynaklanan bu sistem çocukların çok uzun tatil yaparak okuldan uzaklaşmalarını da engellemiş oluyor. Biz de bu sayede her sene Temmuz ayının son haftası Türkiye'ye gelerek 6 haftalık okul tatilini Türkiye'de geçiriyoruz. Genelde eşim bize sonradan katılır ve eve dönüşü birlikte yaparız ama bu sene Larayla ilk yolculuğumuzu yapacağımız için tatilimize birlikte başladık. 2.5 aylık bir bebekten beklenmeyecek ölçüde rahat bir uçak yolculuğu ile İstanbul'a ulaştık. Ancak mevsim normallerinin üstünde sıcak olan İstanbul'daki ısıya uyum sağlamakta oldukça zorlandık.
Yolculuk sırasında hiçbir sıkıntı yaşatmayan Lara İstanbul'daki ilk gecemizde bir türlü uyumuyor ve sürekli ağlıyordu. Çareyi onu bebek arabasına koyarak dışarıda bir yürüyüş yapmakta bulduk. Biraz uğraştıktan sonra Lara uykuya daldı, biz de rahatladık. Yeni ortama uyum bir haftalık bir süre aldı. Babaanne, hala, dayılar, kuzenler ve arkadaşlarla dopdolu yaşanan bir 10 gün sonrasında deniz tatili için Ören'e, anneanne ve dedenin yazlığına geldik. Değişen ortama uyum yine bir haftamızı aldı.
Deniz tatilimizin ilk günlerinde Dalya'yla babasının deniz keyfine, hala yeni doğan bebek sıklığında beslenen ve gün içinde yarım saatlik uyku uyuyan Lara'yı ara ara anneme bırakıp, hızlıca yüzmeye kaçarak ben de ortak olmaya çalıştım. Eşimin varlığıyla daha hareketli geçen günlerin ardından onun Londra'ya dönmesiyle aynı hareketi benden de bekleyen Dalya ve 24 saat beslenme ve uyku ihtiyacı olan Lara bebekle kaldık baş başa.
Şimdi günlerim bir yandan parende atmadan yürüyemeyen Dalya'nın enerjisine yetişmeye çalışarak, öte yandan Lara'nın ihtiyaçlarını gidermeyi sağlayarak geçiyor. Bu arada annemin açık büfe yemeklerinden faydalanıyorum.
Kızlarla tatil yorucu ama keyifli. Hala şikayet yok. En azından şimdilik...Arada aklıma Londra'daki feci koşuşturmalı yaşantımız geliyor. Hızla aklımdan uzaklaştırıyorum çünkü -çok öyle görünmese de- hala tatildeyiz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder