28 Eylül 2018 Cuma

Okulda İlk Öğlen Yemeği


10 günlük 3 saatlik okul alıştırmasından sonra bu hafta başında tam gün okula başladı küçük kızım. İngiltere’de çocuklar 5. doğum günlerinde  okula başlamış oluyorlar; sistem böyle. 

Düzenli yuvaya gitmiş bir çocuk için okula gitmek çok büyük bir değişim gibi görünmese de yeni bir düzen yeni başlangıç zorlayıcı olabiliyor bazıları için. Okuldaki ilk tam gününden sonra Lara'yı almaya gittiğimde ben de merak içindeydim bu yeni düzende ilk gününün nasıl geçtiğine ilişkin. Keyifle sınıftan çıkan Lara ile konuşmamız okulda yediği ilk öğlen yemeği üzerine odaklandı. “Bir büyük abi geldi, onunla yedim yemeği” dedi. Yol boyunca o abiyle konuştuklarını anlattı. “Hımm kim acaba bu abi?” dedim içimden. Ertesi gün sordum öğretmenine “buddy”si imiş. Üç sınıf ilerideki yaş grubundan abi ve ablalar gelip bu minikleri öğlen yemeğine götürüp yan yana oturup yemek yiyorlar sonra da birlikte oynuyorlarmış. İlk kızımın okulunda böyle bir uygulama yoktu diye hatırlıyorum ama Lara pek bir mutlu bu durumdan. 

Öğlen yemekleri sıkıntı unsuru olmaktan çıkmış gibi görünüyor bu çözüm ile. Herkesin aynı anda kazandığı bir sistem.  Büyükler okuldaki tecrübelerini miniklerle paylaşırken abilik ablalık yapma becerilerini geliştiriyorlar; küçükler ise kendilerine yaşça daha yakın abi ve ablaları birebir izleyerek yeni düzene daha kolay uyum sağlıyorlar. Bu da hem okul için büyük bir kolaylık hem de aileler için iç huzuru sağlayan süper bir kazanım. 

Durum bu olunca Lara da biz de okuldan ve yemeklerinden memnunuz. Umarım diğer ufak adımlar da böyle kolay ve keyifli aşılır bu ilk okul yılımızda. 

18 Eylül 2018 Salı

Okullu Günlere Dönüş




Uzun bir yaz tatilinden sonra tekrar okullu günlere döndük. 10 gün önce büyük kızımız ortaokula başladı küçüğümüz ise ilkokula. Bu sefer iki heyecan birden yaşıyoruz. 

Tatil sonrası eve ve okula dönmek ve düzeni oturmak tek başına zor iken bir  de yeni okula uyum çarpı iki gibi bir durum var bizde. Arada yedi yıl gibi bir yaş farkı olunca yeni bir yere uyum sıkıntıları da farklı oluyor iki çocukta. Biri tüm ilkokul arkadaşların geride bırakıp hiç arkadaşı olmadığı bir ortaokula başlıyor, bir diğeri ise yuva ve ilk arkadaşlarından ayrılarak uzaktan izlediği ablası gibi "okul"lu oluyor artık. Birinde genç kız olmaya, bir diğerinde okul çocuğu olmaya adım. Her ikisi de kendi içinde çok büyük, hayat yolunda ise küçük adımlar.

İki çocuklu hayata dair edindiğim en önemli deneyim, aynı anne babadan olmuş olsalar da, her çocuğun biricik olduğu. Her birinin  kendi karakteri ile getirdiği onları eşsiz kılan özellikler var. Bir ev ortamında çocukları birbirinden ayrı tutmak ve ihtiyaç ve beklentilerine göre onlarla ayrı ayrı ilgilenmek günlük yaşam koşuşturmasında pek mümkün değil. Ebeveyn olmanın zorluğu da işte burada ortaya çıkıyor. Her bir çocuğun değişen ihtiyaçlarına destek olabilmek ve aynı anda yükselen seslere farklı şekilde cevap verebilmek ve onları yönetebilmek gerçekten bir meziyet. 

Bizim evde son 10 gündür yükselen sesler arttı. Yemek masasında okul maceralarını anlatmak isteyen 7 yaş farklı iki çocuğun birbirlerini susturmak için bağırışlarını duymanızı isterim. Ergenliğe doğru yola çıkmış olan ben odaklı bir 11 yaş ve hızla büyümeye çalışan ancak daha sadece 4 yaşında olan taze okullu arasındaki anneye ses duyurma çabasına tanık olmak oldukça yorucu. İşi sıraya bindirip teker teker konuşmalarını sağlamak ve sıralarını sabırla bekleyip birbirlerini dinlemelerini başarmak ise bir ödül hak ediyor bence. 

Hepimizin yeni eğitim öğretim yılı hayırlı olsun. Dilerim çocuklarımızın öğrenme heyecanı hiç bitmesin ve biz de onları dinleme, anlama ve hızlarına yetişme konusunda her geçen gün daha da güçlenelim. 🍀 Sevgilerimle...





Not: Okullu günler için bu yazım da ilginizi çekebilir. http://sadeceanneyim.blogspot.com/2013/09/yine-bir-eylul-gunu-yine-okulun-ilk-gunu.html