30 Mart 2015 Pazartesi

İngiltere Okullarında Cinsel İstismar Eğitimleri


İngiltere’de şu sıralar artan çocuk istismarı vakalarını azaltmaya yönelik ülke çapında ne yapılabileceği konuşuluyor fazlaca. Bunda son yıllarda ülkenin farklı şehirlerinde sistematik bir şekilde, yıllarca, cinsel istismara uğrayan yüzlerce çocuk olduğunun art arda ortaya çıkmasının etkisi de büyük. İstismara uğrayan çocuk sayısının yadsınamayacak kadar fazla ve istismar süresinin oldukça uzun olması bir tarafa, asıl endişe verici olan bu çocukların bir kısmının devlet bakım evlerinde kalıyor olması ve bir kısmının da yaşadıklarını polise ve belediyede çocukları korumadan görevli olan bölüme iletmiş olmalarına rağmen istismarın görmezden gelinmesi veya bir anlamda göz yumulması.


Yaşanan bu olaylar sonucunda gençlerin kendilerini ve başkalarını nasıl korumaları gerektiğini okulda öğrenmeleri gerekliliği tartışılmaya başlandı. Bu doğrultuda  Eğitim Bakanı Nicky Morgan bir gönüllü kurum olan Kişisel, Sosyal, Sağlık ve Ekonomik Eğitim Birliği’ni görevlendirerek (Personal,Social, Health, Economic Education Association) (PSHE) öğrenciler cinsel açıdan aktif yaşa gelipte çok geç” olmadan okullarda “tecavüz” ve “cinselliğe rıza” (verilmesi/verilmemesi hakkında bilgilendirilmelerini sağlayacak bir kılavuz oluşturmalarını önerdi. Hükümet tarafından kabul edilen bu çalışma kapsamında PSHE tarafında hazırlanan materyaller doğrultusunda okullarda 11 yaş ve üstü öğrencilere “tecavüz” ve “cinselliğe rıza” konularında ders verilmeye başlanacak. Bu derslerde gençlere, söz gelimi, baştan çıkarıcı giyinmenin veya beraber içki içip sarhoş olmanın cinselliğe rıza anlamına gelmediği öğretilecek. 
İngiltere’nin devlet ve özel tüm okullarını kapsayacak eğitim, gençlerin içinde yaşadıkları toplumu daha iyi anlamalarını sağlayarak daha bilgilendirilmiş kararlar vermelerini mümkün kılarak daha güvenli yaşamalarını amaçlıyor.
Aynı zamanda Kadın ve Eşitlik Bakanı olan Morgan okul kapılarında bekleyen annelerin kızları için endişlerini kendisiyle paylaştıklarını ve onların okul hayatı ve ergenliğin sıradan sıkıntılarından daha çok kızlarının nasıl sağlıklı bir ilişki kurulacağı ve nasıl “hayır” denileceği konularında bilgilendirilmelerini istediklerini dile getirdi. 
Morgan “cinselliğe rıza”  konusunun yaşa uygun olarak ele alınması gerektiğini belirterek “...ne zaman rıza gösterileceği, ne zaman gösterilmeyeceği, rıza gösterilmediği zaman, bazı şeyler sınırları aştığında kime bildirilmesi gerektiği bunların hepsinin çok önemli olduğunu... Ayrıca okulların bunu iyi öğretmek için kendilerine güvene ve gerekli araçlara sahip olmaları gerektiğini” ifade ediyor.
11-16 yaşa odaklanan PSHE’nin “tecavüz” ve cinselliğe rızaya” ilişkin yakın zamanda çıkaracağı bilgilendirme belgesinde yer alacak ana başlıklar başkalarının haklarına saygı gösterme, iletişim, uzlaşma ve başkalarının karar alma özgürlüğü ve kapasitesini dikkate almak. Gençlerin bu yolla 16 yaşının altında cinsel faaliyetin yasal olmadığını da öğrenmeleri hedefleniyor. 
Söz konusu derslerin müfredatın bir parçası olmasını dileyen PSHE, Paskalya Bayramı sonrası okullara tanıtılması beklenen kılavuzda “cinselliğe rızaya” dair: "...eğer rıza bilgilendirildikten sonra açık, aktif ve istekli bir şekilde verilmediyse rıza verilmediği kabul edilmelidir..." açıklamasının yer aldığı belirtiliyor.
Ben şahsen bu eğitimin oldukça faydalı olacağını düşünüyorum çünkü bu tür konular ne kadar çok konuşulur, gençler ne kadar bilgilenirse bu tür istismarların o kadar azalacağına inanıyorum.
Kaynak

Not: Bu yazı 30.03.2015'de Alternatif Anne'de yayınlanmıştır.
http://alternatifanne.com/uk-cinsel-istismar-egitimi/


24 Mart 2015 Salı

Eyvah! Çocuğum Ateşli...



Biliyorum ateş denince çocuklu herkes diken diken oluyor. Tüm anne babaların korkulu rüyası ateş. Ama aslında nasıl baş edeceğini bildiğin sürece çok endişe edilmemesi gereken, bebeklerde ve çocuklarda çok sık rastlanan bir durum. 6 ay 5 yaş arası çocuğu olan ebeveynlerin %60’ı çocuklarının en az bir kere ateşlendiğini belirtiyor.
Ebeveynlikle ilgili her konuda olduğu gibi bu konuda da ne kadar okursan oku kendi çocuğunla kendi deneyimini yaşamadan gerçekten anlıyamıyor insan ateşle mücadelenin ne kadar korkutucu olabileceğini. Biz ilk kızımda bademcik enfeksiyonu nedeni ile çok uzun süre ve çok sık yüksek ateşle mücadele ettik. Yakın zamanda küçük kızımda da farklı bir yüksek ateş durumu yaşadık. O nedenle ateş konusunda kendi deneyimlerim ve bilimsel olarak sunulmuş genel bilgilerin ana başlıklar halinde üzerinden geçmenin faydalı olacağını düşündüm.

Yüksek Ateş Kaçtır?
Genel kural olarak çocuklarda 37.5 C (99.5 F) üstü yüksek ateş olarak kabul ediliyor. Ebeveyn olarak bizler için bu durum çok endişe verici olsa da genelde  çoğu ateşli hastalıklar herhangi bir müdaheleye gerek olmadan atlatılıyor.
 
Ateş Neden Olur?
Ateş genelde öksürük, soğuk algınlığı gibi hafif bir viral enfeksiyondan kaynaklanır ve vücudun savunma sistemini harekete geçirerek enfeksiyonla savaşmasına yardımcı olur. Vücut ısısını artırarak enfeksiyona neden olan virus veya bakterinin hayatta kalmasını zorlaştıran ateş aslında vücudun doğal bir reaksiyondur. 
          
Çocuğunuzun Ateşli Olduğunu Nasıl Anlarsınız?
Bazı çocuklar ateşliyken huysuzlaşır, bazısı uykulu olur. Her çocukta kendini farklı şekilde gösterse de yüksek ateş durumunda hepsinde ortak olan belirti vücudun sıcak olmasıdır.
Dokunduğunuzda alnı, sırtı, karnı her zamankinden daha sıcaksa, nemli veya terli bir teni varsa, yanakları kızarmışsa ateşi yükselmiş olabilir. Bu durumda yapılacak en doğru şey hemen ateşini ölçmektir.

Ateşi Nasıl Ölçmeliyim?
Ateşi ölçmek için en güvenilir yolun dijital termometre olduğu söyleniyor. Özellikle 5 yaş altı çocuklarda önerilen bu termometrenin güvenilir şekilde ateş ölçmesi için koltuk altına yerleştirilmesi yeterli. Kendi deneyimlerimden gördüğüm bu yöntemin çok kolay olmadığı ve bu şekilde çocukların huzursuz olduğu. O nedenle biz hep kulaktan ölçülen termometreyi kullandık. Ancak 1 yaş altındaki bebeklerde kulak kanalı düz olmadığı için söz konusu termometreler önerilmiyor. Ayrıca kulağa iyi yerleştirilmezse yanıltıcı sonuç verebildiklerinden çıkan sonuç güven vermezse dijital termometre ile teyid etmek bence en doğru yol.
 
Alına yapıştırılan termometreler de doğru anlamda ısı bilgisi vermiyor çünkü vücut ısısını değil cildin ısısını gösteriyor.
Civa termometreleri de kullanılmamalı çünkü kolaylıkla kırılabilir ve cam parçacıkları veya oldukça zehirli olan civa çocuğa bulaşabilir.
Ateş ölçerken yanlış yönlendirilmemek için çocuğun üstünün kalınlığı kontrol edilmeli; battaniye, sıcak su torbası falan varsa alınmalı; çocuk çok hareketliyse veya oda sıcaksa çocuğun sakinleşmesi ve odanın serinlemesi sağlanıp tekrar ölçüm yapılmalıdır.
 
Ateşli Çocuğa Ne Yapmalı?
Bu durumda çocuğu mümkün olduğunca rahat ettirmek gerekmektedir.Bunun için:
  • Bolca sıvı alımı sağlamalı, çocuk susamamış olsa bile az az ve sık sık su içmesi sağlanmalıdır. Emziriyorsanız sık sık emzirmek en doğrusudur. Ağız kuruluğu, göz yaşı olmaması, çökük gözler ve bebeklerde kuru bezler susuz kalındığının belirtileridir; bu belirtileri gözlenmelidir.
  • Eğer yemek istemiyorsa ısrar edilmemeli veya ne istiyorsa o yedirilmeli, her şekilde susuz kalmaması sağlanmalıdır. 
  • Araştırmalar çocuğu soymaya veya ılık suyla serinletmeye gerek olmadığını söylüyor; ikisi de ateşi düşürmezmiş. Sadece çok fazla giysi giydirmemekte fayda var.  
  • Ayrıca ortam sıcaksa ısı azaltılmalı. İdeal ısı 18C’dir. Vantilatör ile odayı serinletmek kullanılan yöntemlerden biri ancak bu odayı çok soğutabilir. Odada hafif bir hava akımı yaratmak için bir pencereyi hafifçe açmak veya vantilatörü odanın diğer tarafında çalıştırmak daha doğru olabilir.
  • Gece boyunca ara ara çocuğun ateşinin kontrol edilmesi ani yükselen ateşi başta yakalamak açısından önemlidir.
  • Ateşli çocuk okul veya yuvaya gönderilmemelidir.
Yukarıda belirtilenler ateşli çocuğu rahatlatmak için benimsenen genel yöntemler. Her çocuğun böyle bir durumda rahatlatılma ihtiyacı farklı oluyor ve bunun ne olduğu bebeklikten itibaren çocuğu tanıyarak öğreniliyor. O nedenle bu yöntemlere herkes için farklı bir sürü şey eklenebilir ancak hepsinin amacı çocuğun sıkıntısını azaltmak ve ateşin daha yükselmesine engel olmaktır.

İlaç Kullanımı
Yukarıdaki önlemlere rağmen çocuğunuz hala sıkıntılı görünüyorsa ve ateşi devam ediyorsa paracetamol veya ibuprofen verilebilir. Bu ilaçlar ateşi tedavi etmeyen sadece ağrıyı kesen ve ateş düşüren ilaçlardır. Eğer çocuğun ateşten dolayı sıkıntısı yoksa söz konusu ilaçlar kullanılmamalıdır.Her şekilde bu iki ilacın aynı anda verilmemesi gerekmektedir. Birini verip etkisi görülmezse, bir sonraki doz zamanı geldiğinde diğeri denenebilir. Kullanmadan önce doğru doz ve kullanım sıklığı için mutlaka prospektüs okunmalıdır. 

Ateşe Neden Olan Hastalıklar Hangileridir?
Çoğu zaman ateş viral bir enfeksiyondan kaynaklanır ve  3-5 gün içerisinde geçer. Bazı durumlarda da bakteriyel enfeksiyondan kaynaklanmaktadır ve antibiyotik tedavisi gereklidir.  Viral veya bakteriyel ateşe neden olan hastalıklar genel olarak şunlardır: 
  Üst solunum yolu enfeksiyonları,
  Grip,
  Kulak enfeksiyonu,
  Altıncı Hastalık,
  Bademcik,
  Böbrek ve idrar yolları enfeksiyonu,
  Su çiçeği ve boğmaca gibi çoçuk hastalıkları
Ayrıca diş çıkarırken ve de kimi aşılardan sonra da bazi çocuklarda ateş yükselebilir.

Daha Ciddi Hastalıklar
Bazen çocuklardaki yüksek ateş ciddi bir hastalığın göstergesi olabilir. Hangi ateşin ciddi bir hastalığın habercisi hangisinin sıradan olduğunu düşünmek bile kendi başına endişe vericidir çoğu zaman. Oysa gerekli olan belirtileri iyi gözlemlemek ve içgüdülerine güvenmektir çünkü çocuğunuzun nasıl olduğunu sizden daha iyi kimse bilemez. O nedenle ateşin sıradan bir ateş olmadığını yine siz bilebilirsiniz.
Ateş bazı diğer belirtilerle bir araya gelerek Menenjit, Septisemi, İdrar yolları enfeksiyonu ve Zatürre gibi ciddi bakteri hastalıklarına neden olabilir. Bu gibi ateş vakaları oldukça az görülse de belirtileri bilmekte fayda var. Aşağıda kırmızı uyarı olarak görülebilecek bazı ciddi hastalık sinyallerini bulabilirsiniz: 
  • 3 aydan küçük bebek için 38C  (100.4 F) ; 3-6 aylık bebek için 39C (102.2 F) üstü ateş
  • Yüksek ateş ama soğuk el ayak
  • Rengin maviye dönüşmesi, solması, alacalı veya gri renk olmak
  • Nefes almakta zorlanmak, hızlı solumak, nefes alırken ses çıkarmak
  • Havale, nöbet, atak
  • Yüksek, zayıf ve sürekli ağlama
  • Tepkisizlik, harekette azalma, artan uyuşukluk
  • Bebeklerde şişkin bıngıl
  • Tutuk boyun
  • 8 saatten fazla sıvı almamak (katı gıda almış olmak önemli değil)
  • Sürekli kusma ve safra rengi kusma
  • Her zamankinden farklı olarak uyuşuk olmak; uyanmakta zorlanmak ve  yakınlarını tanımakta zorlanmak
  • Zorla uyandırılmasına rağmen uyanık kalamamak
  • Vücudunun herhangi bir yerinde benek halinde, mor-kırmızı kızarıklıklar olması ve bu kızarıklıklar üzerinde cam bardağı yuvarlandığında da geçmiyorsa  

Ateşle birlikte bu belirtilerin olması durumunda acilen bir doktora görünmek gerekmektedir. İhmalin ciddi sonuçları olabilir.
Sonuç
Bebeğin ilk yüksek ateşiyle birlikte onun ateşle mücadelede nasıl olduğunu ve ebeveyn olarak onu nasıl rahatlatacağımızı öğrenmeye başlarız. Ebeveynlik yolunda her konuda olduğu gibi ateşle mücadele de uzun bir yolculuktur ve her deneyimle ucuna eklene eklene gün geçtikçe çocuğumuzun ateşle nasıl başa çıktığını daha iyi bilir duruma geliriz. Her ne kadar her çocuk, her hastalık ve her durum birbirinden farklı olsa da ateşle ilgili genel bilgilere sahip olarak yola çıkarsak sonraki aşamalarda tıbben müdahele gerekli olsa bile o aşamaya kadar bilimsel olarak desteklenen yöntemlerle çocuğumuzun doğru şekilde bakımını yapmış oluruz. Ve bu şekilde belki de durum daha ciddileşmeden  iyileşmiş olurlar.
Umarım çocuklarımız ateşlenmez demiyeceğim çünkü bu kaçınılmaz. Ve aslında her ateş vücudun ciddi hastalıklarla mücadele edebilmesi için bağışıklık sistemini güçlendiren bir sınav. O nedenle aslında ateş iyi bir şey. Ama yine de dileğim çocuklarımızın ciddi hastalıklardan uzak olması ve geçirilen ateşli gün ve gecelerin ileride hoş bir şekilde hatırlayacağımız anılar olması. Sağlıklı günler diliyorum…

 
Not:Yukarıdaki yazı kendi tecrübelerime ve araştırmalarıma dayanarak oluşturulmuştur. Uzmanlık isteyen herhangi bir konuda doktora danışılması önerilir. 

 
Kaynak


 

 

12 Mart 2015 Perşembe

Yine Bol Hastalıklı Bir İngiltere Baharı Yaşıyoruz...

 
Geleneksel bir İngiltere baharı yaşıyoruz. Yok öyle yağmur çamur çiçek böcek değil benim sözünü ettiğim. Hastalıklı bir bahar bizim yaşadığımız; 3 haftadır hastalıkla boğuşuyoruz.
 
Bol ateşli bebeklik döneminden sonra Dalya büyüyeli beri hastalıkların sayısı azalmıştı hayatımızda. Senede bir mide virüsü buradaki söylemiyle "tummy bug", bir iki bademcik enfeksiyonu ile atlatır olmuştuk. Bu sene Lara'nın da ailemize katılmasıyla daha fazla hastalık olacağını beklerken ben, ufak tefek ateş yükselmesi dışında ciddi bir sorun yaşamadık ta ki 3 hafta öncesine kadar. Size yazmayı sabırsızlıkla beklediğim ama bir türlü yazamadığım bir haftalık ara dönem okul tatilindeki gezimizden döndüğümüzden bu yana evde hastalık var. Biliyorum daha kötüleri de olabilir o nedenle şükretmeyi ihmal etmiyorum ama yine de biraz fazla geldi.
 
Önce Dalya  karın ağrısından şikayet etti birkaç gün, sonrasında mide bulantısı ve kusmayla birleşti bu. Evet, bu geleneksel bahar hastalığımız olan mide virüsünün ta kendisiydi. Bu sefer Lara'ya bulaşma korkusuyla daha bir titizlenerek geçirdik bu süreci. 3 gün sonrasında karın ağrısının ve kusmanın bitmesi ve iştahın geri gelmesiyle tam toparladı Dalya diye evde mutluluk rüzgarları esiyordu ki bu sefer bir sabah ben mide bulantısıyla uyandım. Dalya kadar kötü olmadıysam da bir günümü yatakta geçirmek zorunda kaldım. Bir iki gün sonra eski halime döndüm ama bu sefer de minik Lara'nın ateşi çıktı. Sıradan bir ateştir diye endişe etmedim başta ama çok kısa bir sure içinde 38.8 dereceye ulaştı ateşi ve huysuzluğu çok arttı. Bütün geceyi ağlayarak 39 derece üstü bir ateşle kucağımda gecirdi. Calpol ve İbuprofen dönüşümlü olarak kullanıp ateşi düşürmeye çalıştık. Fakat bu hiç kolay olmadı, çünkü daha önceleri Calpol'le hiç bir sorun yaşamamış olan Lara  bu defa Calpol dahil ağzına verdiğimiz hiç bir ilacı kabul etmemeye başladı. Ateşini düşürmek için zaten şırıngayla binbir mücadele ile vermeye çalıştığımız şurubun bir de yarısı boşa gidiyordu. Bir şekilde sabahı ettik ve ben ilk iş olarak aile doktorundan randevu aldım. Evden çıkmadan ateşini ölçtüğümde yüksekti ama maalesef Calpol vermeyi başaramadım. Ben de doktor nasılsa çok yakın, onunla birlikte veririz diye düşündüm. Doktora ilk ateş ölçümünde ateşi 40 derece çıktı. Muayane sonrasında neyin ateşe neden olduğu anlaşılamadı ama doktor bu şekilde eve gidemeyeceğimi, hastaneye gitmem gerektiğini söyledi. Bu arada Lara cayır cayır yanmaya devam ediyordu. Doktorun yardımıyla yine döke saça bir ölçü Calpol verdik.
 
Eve gidip acil ihtiyaçları yanıma alıp gittim yakındaki hastaneye. Ailemizin tüm bireylerinin farklı nedenle en az bir kere ziyaret ettiği "Acil" ile Lara da tanışmış oldu böylelikle. Çocuk doktorunun muayenesi sonucunda bademcik enfeksiyonu olabileceği söylendi ve antibiyotik verildi. Eşim de gelmişti o sırada hastaneye, onun yardımıyla ilk ölçü antibiyotiği vermeyi başardık ama yine döke saça. Ateşli geçen son gecemizde 24 saat içinde 1 ateş düşürücü ve 4 kere vermemiz gereken antibiyotiği sadece 2 kere vermeyi başarabildik. En sevdiği yoğurt ve meyve püresinin içine karıştırdık, içine ilaç konulan emziklerden aldık, her şeyi denedik ama ne fayda? Sabaha ateş kalmamıştı ama tekrar ateşi çıkar ve ateş düşürücü vermem gerekir de veremem diye daha önce Dalya'da hiç yaşamadığım tuhaf bir endişe yaşadım bu defa. Allah'dan ateş yükselmedi, ben de viral olduğuna kanaat getirip antibiyotik vermeyi bıraktım da o sıkıntılı ilaç verme işlemi bir daha yaşanmadı. Ancak akşama doğru onu giydirirken bir de ne göreyim? Vücudunda kırmızı kırmızı lekeler var. Hemen resimlerini çekip çocuk doktoru olan abime gönderdik. O da Lara'nın "Altıncı Hastalık" olabileceğini söyledi. Daha önce adını hiç duymadığım bu hastalık ani ateş yükselmesi ve ateş düştüğünde de vücutta kırmızı lekeler ile sonlanan viral bir hastalıkmış.  Kısa süre içinde geçti vücudundaki kızarıklıklar ama toparlaması biraz zaman aldı, hala da alıyor.
 
Şimdi 8 yaşında olan Dalya ile  zorlu bir ateşli bebeklik geçirmiştik. 72 saat aralıksız ateş düşürücü ve antibiyotik kullandığımızı bilirim ama hiç böyle ilaç içmeme sorunu yaşamamıştık.  Bu hastalıkla Lara ile yeni bir serüvene açıldığımıza bir kere daha inandık. Hem de bize büyüyor gibi gelse de aslında hala derdini anlatamayan, sadece ağlayarak tepki veren, ateşe, ilaçlara ve daha pek çok şeye direncinin-tepkisinin nasıl olacağını bilmediğimiz minik bir bebeğimiz olduğunu gördük. Yepyeni bir yolda yürüyoruz Lara ile bunu tekrar anladık. Şimdi onu daha iyi tanımaya çalışırken bir sonraki hastalığına kadar ilaç içmeme huyunun yok olmasını dilemekten başka yapabileceğim bir şey yok.
 
Hazır bu kadar ateşten bahsetmişken ve bebek ateşi korkusunu bir kez daha yaşamışken şu ateş konusunu irdelemeye ne dersiniz? O zaman bir sonraki yazımı bekleyin...