24 Haziran 2015 Çarşamba

Yeni Yürümeye Başlayan Çocuklarda Düşmeye Dikkat!


Lara'nın 3 haftadır alçıda olan kırık bacağı dün akşam açıldı. İyileştiğini söylüyor doktor ama benim için buna inanmak zor. O kadar alışmışız ki Lara'nın alçılı bacağına doktor açılacağını söyleyince "1-2 hafta daha alçıda kalsın doktor bey" diyecektim neredeyse.  Yerinde durmayan,  kıpır kıpır bir dönemde olan bir çocuğun nasıl yeni iyileşmiş kırık bacağını sağlam tutarım diye kaygılanıyorum şimdi ben tabi. Bir hafta gözlem halinde olacağız bir ağrı sızı olursa tekrar doktorla görüşeceğiz.
Tatsız da olsa böyle bir tecrübeyi yaşamamız yine bize çok şey öğretti. Yürümek üzere olan veya yeni yürümeye başlayan çocuklarda bu tür kırılmaların çok kolay olabildiği konusunda hiçbir fikrim yoktu. İstemeden de olsa biz bu tecrübeyi edinmişken sizleri de bu konuda bilgilendirmek istedim. Son 3 haftadır yaşadıklarımız şöyle:
3 hafta önce Lara gece uykusu öncesinde, yatağın kenarında ayakta dikilirken, gözümün önünde, birden dengesini kaybetti ve arkaya doğru düştü. Yatağın yerden yüksekliği, düştüğü yerin halı olması ve düştükten sonraki tepkisiz halini dikkate alarak ilk anda bir zarar görmediğini düşündüm.  Ancak elleri yatak örtüsüne tutunmuş bir şekilde düşmüştü. Sanırım düşmemek için bayağı bir uğraştı ama başaramadı. Yanına gidip yerden kaldırdığımda normalden oldukça yüksek bir sesle ağlamaya başladı. O zaman kolunun  çıkmış olduğunu düşündüm. Ağlama şiddetlendi ama ağlaması için çok neden vardı;  öğleden sonra uyumamıştı, uyku saati geçmişti, üzerine bir de yere düşmüştü. Kucağıma aldım, hala ağlıyordu. Kollarını yokladım tepki vermedi, bacağına bir şey olmuş olabileceği hiç aklıma bile gelmedi. Emzirmemle birlikte ağlama şiddeti azaldı ve bir süre sonra uykuya daldı. Gece boyunca ara ara uyandı ağladı, ama her gece olduğundan farklı değildi. Yine de birşeylerden huylanmıştım. Eşimle sonrasında durum değerlendirmesi yaptık: kırık veya çıkık olsa ağrıdan uyuyamayacağına kanaat getirerek geceyi geçirdik.
Sabah normalden fazla uyudu. Sabah beslenmesi, bakımı ve giyinmesi bittikten sonra her zaman yaptığım gibi onu yatağın kenarına ayakta diktiğimde sol ayağının üstüne basmak istemediğini farkettim. Yere oturttuğumda ise normal zamanda hiç yerinde durmayan Lara'nın kımıldamadığını gördüm.  Kollarında kesin bir sorun yoktu ama sanki ayak bileği civarında bir sıkıntı var gibiydi. Farklı nedenlerle sayısız 'Acil'e gitme tecrübelerimizde saatlerce orada bekleyip mikrop kapma deneyimlerimizden sonra kesin bir sorun olduğuna kanaat getirmeden oraya gitmeme konusunda kararlıydım. Sabah uykusundan sonra hala iyi görünmüyorsa gidecektim. Sabah uykusundan sonra keyfi daha iyiydi ama ayakta durmak istemiyor, yerde de kımıldamadan sabit oturuyordu ki bu hiç normal değildi.  Bir kas incinmesi veya çıkık olabilir düşüncesi  ile sadece içim rahat etsin diye onu 'Acil'e götürmeye karar verdim. Uzun bir bekleyiş sonrası doktor muayenesi ve sonrasında çekilen filmde kaval kemiğinde kırık olduğu ortaya çıktı. Tüm bacak alçıya alındı. Bu geçici alçıydı. 10 gün sonrasına doktor randevusu verip sonrasında kalıcı alçı yapılacağını söylediler. Lara'nın bacağında şişlik ve morarma yoktu ama kalıcı alçı öncesinde önlem olarak 10 günlük sürenin geçmesi gerekiyormuş.  Doktor toplam alçı süresinin 4-6 hafta olabileceğini söyledi.

Benim için büyük bir şoktu bu durum. Şişme, morarma gibi bir durum olmadan sadece önlem için gitmiştim doktora ama tüm bacak alçılı bir şekilde eve dönüyordum şimdi. Bacağın kırık olması bir yana heyecanla ve merakla yeni yürümeye çalışan 13 aylık bir bebeğin alçılı bacakla bu kadar uzun bir süre nasıl hareket edeceğini düşünmek beni daha da çok üzüyordu. Ama düşündüğümüz kadar zor olmadı hiçbir şey.
Eve geldiğimizde onu yere bıraktığımızda hemen hareketlenip dolaşmaya başlamıştı bile. Duruma hemen uyum sağlamıştı. Evdeki tüm 'tight'larının tek bacağını kesip yeni tarzına uyarladım Lara'nın. Ancak bizi zorlayan onun hareketliliği sonucunda 4 günde 3 kere geçici alçıyı çıkarmayı başarmasıydı. Her gün elimde çıkan alçı, kucağımda kırık bacaklı bebek ile 'Acil'e gidip yenisini yaptırmak sıradan bir faaliyet olmuştu benim için. En sonunda doktor kontrolümüz öne alındı. Lara'nın bacağında şişlik ve morarma da olmadığından  kalıcı alçısı  5.gününde yapıldı. Sonrasında daha rahat ettik. Yeni alçısıyla Lara'ya rahat bir şekilde banyo yaptırabiliyorduk. Esnekliği ve hafifliği nedeniyle Lara ayağa bile kalkabiliyordu. Ablası Dalya'nın seçtiği mor renkli çorap görüntülü alçısıyla yeni tarzı ona çok da yakıştı. Tabi bu demek değil ki alçısız halini özlemedik. Çok özlemişiz. Lara şimdi bir günlük alçısız bacağa da uyum sağlamış görünüyor. Bu çocuklar inanılmaz.
Bizdeki son durum bu. Yaptığım okumalar da bu tür durumların çok yaşandığı ve tanı konulması ve tedavi şeklinde doğru yol izlendiği konusunda bizi rahatlattı. 9 ay 3 yaş aralığında görülen bu tür kırıklar (toddler fractures) yeni ayaklanan çocukların bacak kemiklerinde artan stres sonucunda olurmuş ve farketmek de tanı koymak da hiç kolay değilmiş. En önemli belirtiler kırık olan bölgede ağrı olması, o noktaya vücut ağırlığını vermek istememeleri, aksama, şişlik, morarma ve huzursuz olmalarıymış. Bu belirtilerin çekilen filmde kırığın görülmesi ile de desteklenmesi şartmış. Kırık ilk filmde görünmese de 1-2 hafta sonra mutlaka görünürmüş. Tedavi tüm bacağın alçıya alınması ve iyileşme süresi ise 3-4 hafta arasında değişirmiş. Bunların hepsi bizim tecrübemizle doğrulanıyor. Lara'nın doktoru muayene sonrasında film öncesinde "kırık olma ihtimali yüksek ama bunu filmde hemen göremeyebiliriz, eğer göremezsek haftaya tekrar film çekeceğiz göremezsek sonraki hafta tekrar..." demişti. Allahtan ilk filmde görülebildi bizim kırık ama görülemeyebilirdi de.
Bebekliğinden bu yana çok hareketli olan ve sayısız kere düşmüş 8 yaşında bir çocuğu olan bir anne olarak Lara'nın  kırığına hala şaşkınım ama iyi ki önlem olarak onu doktora götürmüşüm diyorum. Bu yazımı da sizleri uyarıp "çocuktur düşe kalka büyür" diyerek basit düşüşleri hafife almamanız için yazıyorum. Çocuklarımıza düşmemeleri için "dur, hoplama zıplama, düşersin" demek komik ve saçma ama gerekli önlemleri almamıza rağmen yaşanan bir düşüşten sonra  onları iyice gözlemleyip sonraki doğru adımı atmak elimizde.  Bu tür kazaların kimsenin başına gelmemesini dileyerek, herkese bol sağlıklı günler diyorum...
Kaynak:
http://radiopaedia.org/articles/toddler-fracture
https://en.wikipedia.org/wiki/Toddler's_fracture




 


 

3 Haziran 2015 Çarşamba

Uykusuz Annenin Çılgın Düşünceleri


"Çok zaman oldu yazmayalı yine. İki çocuklu hayatla biraz ayarım bozuldu kabul ediyorum. İlk anne olduğumdan 8 sene sonra yine uykusuz bir bebekle mücadele eden  bir halde buldum kendimi. Üstelik bu sefer gündüz tam dikkat ve ilgi bekleyen 8 yaşında da bir çocuğum var. Yani dinç olmalıyım ve de uyanık. Böyle bir tempo içinde gündüzleri bebek arabasıyla yolları arşınlarken neler yazacağımı düşünüyorum bir yandan. Evet ama bir yandan da keşke evde uyusa da ben de biraz dinlensem demekten de kendimi alamıyorum. Gündüz uyumayıp gece uyusa bari o zaman yazarım diye düşünürken, geceleri de ayrı bir uyanma temposu yaşadığımızdan, her fırsat bulduğumda uyumak oluyor tercihim. Bu fırsat da iki uyanma arasındaki tatlı gece uykuları oluyor tabii ki. Bu durumda gece de yazamadığım için yazmak daha sonraya erteleniyor hep, başka bir zamana...



İlk anneliğimde peşimi bırakmayan çılgın düşünceler de kapımı çalmıyor değil ara ara. İtiyorum aklımdan özenle onları, yok etmeye çalışıyorum güzel düşüncelerle. "Ne yapıyorsun sen? Yine kendine zaman ayıramıyorsun bak. Üstelik bu sefer iki çocuktan hiç ama hiç zaman kalmıyor kendine. Hani okumaların, yazmaların? Tam da çok keyif aldığın bir işle meşgul olmaya başlarken oldu mu bu şimdi yani? ..."


Off off! Tam can evimden vuruyor bu çılgın düşünceler beni. Sarmayın etrafımı şimdi, rahat bırakın  beni. Bu uykusuzluk çok fena, hep onun yüzünden çıkıyorlar ortaya. 'Tık'tan uyanan, zor uyuyan, az uyuyan ikinci çocuk sinirleri harap etmeye birebir. Ondan geri kalan zamanda da "benimle oynar mısın anne" veya "bana kitap oku anne" diyen ikinci çocuk var. Yetmeye çalışıyorum ama yetemiyorum. Geriye kalan yorgun, bitkin, yılgın Tuba oluyor. O yüzden vuruyorum kendimi yollara. Yağmur, çamur, çicek, böcek demeden yürüyorum sürekli. Evde kalırsam beni esir alacak olan bu düşünceleri böylelikle atıyorum bir kenara, bu sefer yenik düşmeyeceğim onlara. Evet vaktim yok kendime çünkü dolu düzgün bir annelik serüveni yaşıyorum yine. Ama geçecek, bitecek, bir bebek daha büyüyecek, bir çocuk daha girecek gençlik yoluna. Sağlıklı bir ruh ve beden lazım bana, onlara bir ömür annelik yaparken kendimi yaşamam için, okuyup yazmam için. Uzak durun benden. Bu sefer biliyorum. Oyununuza gelmeyeceğim düşünceler, bu sefer olmayacak..."

Diye yazmıştım tam neredeyse bir hafta önce, ertesi gün yayınlayacaktım yazımı. Nereden bilebilirdim beni yeni bir zorluğun daha beklediğini tam bir gün sonra. Evet, bu yazıyı yayınlayacağım gün Lara evde yumuşacık bir şekilde düştü. Ufak bir incinme, minicik bir burkulma olmuştur diye düşünürken ben, maalesef bacağı kırılmış. Bir haftadır onunla yeni hayatımıza uyum sağlamaya çalışıyoruz. Yine de bu yazımı yayınlamadan yapamadım. Kırıkla ilgili detaylar bir sonraki yazımda. Ama şunu söylemeliyim ki uykusuz annenin çılgın düşünceleri itildi bir kenara, yok oldu adeta. Şimdi sadece sarılıp yavrusunun sıcaklığına bu kadarına şükreden bir anne var, o kadar...