Klasik bir sonbahar yaşıyoruz Londra'da. Okullar başladı, havalar soğudu. Bu hafta olduğu gibi güzel güneşli günler de yok değil ama gün içindeki ısı farkı artık havaların döndüğünü gösteriyor.
Okulların açılması, havaların soğuması gibi sonbahar göstergelerin günlük yaşamımıza etkisi ise sabah koşuşturmaları, Dalya'nın yeni ders programına ısınma ve okul temposuna tekrar alışmasına destek çalışmaları, okul sonrası aktivitelerine dönüş ve değişen hava doğrultusunda eksiklerin ortaya çıkması ile birlikte sürekli bir alışveriş şeklinde oluyor.
Boyu omzuma yaklaşan, hala çocuksu izler taşısa da, biraz da genç kızlık havası taşıyan Dalya bu seneye daha net zevk ve seçimlerle daha bir bağımsız başlarken, ona adımları her geçen gün hızlanan Lara eşlik ediyor. Hala tek başına uzun mesafeler almaya çekinse de, yürüme isteği ve hızlı hareketleriyle anlayamadığımız bir dilde sürekli konuşan bir Lara var bu sonbahar bizimle.
Ara ara yakalayabildiğim kelimeleri beni hayrete düşürüyor. Evde sürekli Türkçe konuşuluyor olsa da çevreden duyduğu İngilizce'yi Türkçe ile harmanlayarak kullanması oldukça ilginç. Aferin dediğimizde kendini alkışlarken "good girl" ve "twinkle twinkle" kitabını isterken "twinkle" dediğine tanık oldum. "Hi" ve "bye", "mummy" derken bir yandan da "kalk, koy, anne, baba, Dalya, bebek, mama, meme, su, ee ee" gibi Türkçe kelimeler kullanıyor.
Evimizin geleni gideni ve hareketi hiç eksik olmadığından çok renkli bir dünya içinde büyüse de Lara artık onun da kendine ait bir sosyal yaşamı olmalı diye düşünüyorum. Güvenli bir şekilde yürümesiyle oyun gruplarında rahatlıkla koşturabilir hala gelecek. İşte o zaman da farklı bir tempo başlıyacak hayatımızda.
Kendi zevkleri ve kararlarıyla artık bizden ayrı bir dünyası olan, beraber zaman geçirdiğimizde bile ara ara kendi dünyasına kayan Dalya'nın artık bayağı uzakta olan bebekliğini farkettikçe ben daha bir sıkı sarılıyorum Lara'ya. Onun da her geçen gün biraz daha bebeklikten çıktığını gözlerken her anını yakalamaya çalışıyor, gözlerimde ve zihnimde dondurmaya çalışıyorum o sayısız anı. Ne merakla genç kızlığa doğru hızla ilerleyen Dalya'nın kendine kapanışını, ne de henüz çok güvenli yürümeden koşmak isteyen ve kendini bize anlatmaya çalışan Lara'nın heyecanını kaçırmak istiyorum. Zaman onlarda yarattığı değişikliklerin farklı türünü bende de yaratıyor biliyorum. Ayrıca yapmak istediğim binlerce şey var ama ben yine de koşturmadan, sindire sindire kızlarımın büyüdüğünü izlemek ve de bu anları doyasıya yaşamak istiyorum; çünkü ben sadece anneyim.