15 Nisan 2014 Salı

Bahar Geldi, Hoş Geldi, Paskalya'yı da Getirdi...



Oyuncu bir baba değildi benim babam, ama çocukluğuna dair hep anlatacak çok şeyi vardı. Ona çocukluk dönemine ilişkin sorular sorduğumda ve o konuşmaya başladığında, hayret ve özlemle karışık tuhaf bir gülümseme oluşurdu yüzünde hep ve "bizim oyuncağımız dağdı, taştı" kızım derdi. O yüzden hiç oyun öğrenmemişimdir babamdan. Ama ne zaman kahvaltıda haşlanmış yumurta yiyecek olsak babam bir çocuğa dönüşür "hadi bakalım kim kazanacak, kır bakalım yumurtamı" der ve bahar geldiğinde babaannemin soğan kabuklarıyla birlikte haşladığı yumurtaları nasıl boyadıklarını anlatırdı. İşte o an gözlerimde bir ışıltı belirirdi benim. Evet, yumurta tokuşturma babamla oynadığımız tek oyundu.

O yaşta doğudaki ve tüm Anadolu'daki tarihi ve kültürel dokunun ve zenginliğin farkında değildim tabi. Seneler sonra anne olduktan ve de İngiltere'ye yerleştikten sonra Paskalya Bayramı'nda ortaya çıkan yumurta şeklinde çikolatalar da bir bağlantı kurmamı sağlamadı. Ancak ne zaman ki şimdi yakın arkadaş olduğum kızımın bir arkadaşının annesi, bir Paskalya gününde boyanmış yumurtaları sepete yerleştirip bize geldi ve "haydi yumurta tokuşturuyoruz, bakalım kim kazanacak?" dedi işte o zaman babamın çocukluğu, kendi çocukluğum ve kızımınki arasındaki bağlantı kuruldu. Her zaman çok ilgimi çeken kültürlerin, dinlerin birbirlerini tamamlaması ve kuşaklar arasındaki aktarım bu örnek ile tam da kendini bulmuştu.

Yine bir  Paskalya dönemindeyiz İngiltere’de. Etraf yeşeriyor, çiçekleniyor, yeniden doğuyor. Her ne yapıyorsak yapalım, her ne ruh halinde olursak olalım bir kuş cıvıltısı, esen rüzgarla burnumuza değen bir çiçek kokusu, yeniden doğuşu müjdeliyor bize ve ister istemez bir mutluluk hali geliyor hepimize. Eşle dostla görüşüp açık havada zaman geçirmek ve bu güzelliklerden faydalanmak istiyor insan, adeta kutlamak istiyor bu doğa şenliğini.

Paskalya kutlamaları da tam bunu yapıyor aslında. Tüm Hıristiyanlar tarafından kutlanan en büyük dini bayram Paskalya. Her yıl sabit bir tarihte gerçekleşmeyen ve dünya kiliselerinin çoğunda Pazar günü kutlanan Paskalya Günü, Kıyam Yortusu, Diriliş Pazarı ya da Diriliş Günü olarak da adlandırılıyor.

Ancak Paskalya'nın tarihi 22 Mart'tan önce veya 25 Nisan'dan sonraya rastlamıyor. Ermeniler Paskalya'yı bir hafta önce kutluyor, Ortodokslar, Süryaniler ve Rumlar ise bir hafta sonra. Paskalya geleneklerinden en yaygın olanı insanların birbirine genellikle çikolatadan yapılan tavşan ve rengarenk boyalı haşlanmış (veya içi çikolatalı) yumurta hediye etmesi.  Paskalya yumurtaları Paskalya'nın en bilinen kültürel sembollerinden.

Bütün bu bilgiler Müslüman bir kültürde büyüyen babamın çocukluğundaki yumurta boyamaları açıklamaya yetmiyordu. Olsa olsa Doğu Anadolu’daki Ermeni ve Süryani kültürüyle iç içe yaşamalarından kaynaklanıyor olabilirdi. Duruma açıklık getirmek için yaptığım araştırmalarda gördüm ki: ta Hristiyanlık dönemi öncesinde Mezopotamya'da ve Orta Asya’da bile bahar bayramları oluyormuş ve Nevruz Bayramı aslında buymuş. 

Dünyanın en eski tek tanrılı dinlerinden biri olan ve yaklaşık 3.500 yıl önce kurulan Zerdüştlük, İranlıların, Perslerin, Kürtlerin ve bir kısım Ermenilerin (sonradan kabul ettikleri Müslümanlık, Hıristiyanlık gibi dinlerden önceki) ilk dini olarak biliniyor. Zerdüştler için kutsal sayılan Nevruz, Şaman dinine sahip Orta Asya toplulukları tarafından da benimsenmiş. Sonradan Müslüman olan bu topluluklarda yeni yıl başlangıcı ve doğanın uyanışı olduğu için ‘’bahar bayramı’’ olarak her grup insan tarafından kutlanmaya başlanmış.

Tarihte çeşitli örneklerine rastlandığı gibi eski inançlar veya alışkanlıklar yeni dinde de kullanılabiliyor. Her kültür, kendisinden sonraki kültürlere bir miras bırakıyor ve kültürler arası miras birbirine aktarılıyor.

Hiristiyanlıktaki Paskalya Yortusu ile çok yakın benzerlikleri olan 21 Mart Nevruz Bayramı, yeniden dirilmenin, canlanmanın ve yenilenmenin bir ifadesi olarak Hıristiyanlığın doğuşundan önce de mevcutmuş. Her sene Nevruz'un kutlandığı tarihlerde, Hıristiyanlar tarafından da Paskalya Yortusu ile Hz. İsa’nın ölümü ve göğe yükselişi, yeniden dirilişi kutlanıyor. Musevilerde ise, büyük dinî bayram olan Paskalya yortusu (İbranice pesah’tan geçiş, çıkış ) İbrani halkının Mısır’dan çıkış günü olarak kutlanıyor.

Tüm kutlamalarda ortak gelenek tavşan ve yumurta yenmesi. Tavşan ve yumurta bereket sembolü olarak görülüyor. Yumurta tek hücreli bir varlık olup (yani tanrı gibi tekliği ve kainatın tek bir hücreden büyüdüğü efsanesini göstermekte olup) üremeyi, çoğalmayı gösterdiğinden; tavşan ise senede seksen kere doğurduğundan bereketi temsil ediyor. Bu nedenle Paskalya’da tavşan ve yumurta yeniyor.


Yumurta ve tavşan gelenekleri Anglo-sakson kültüründe ise bir efsaneye dayandırılıyor. Buna göre tanrıça Eostre yaralı bir kuş bulmuş ve onu kış boyunca yaşayabilmesi için bir tavşana dönüştürmüş. Tavşan yumurtlayabildiğini keşfedince her bahar bu yumurtaları süsleyip tanrıçaya hediye etmeye başlamış. Hala devam eden yumurtalı Paskalya geleneği İngiltere’de genelde: yumurtaları boyayıp süslemek, yumurta yuvarlamak, yumurta tokuşturmak, yumurta hediye etmek, yumurta avına çıkmaktan oluşuyor. Eskiden yumurtalar soğan kabuklarıyla birlikte iyice haşlandıktan sonra, üzerlerine yaprak ve çiçeklerle süslemeler yapılırmış. Şimdi sadece baharın parlak taze renklerini canlandırmak için rengarenk boyanıyorlar.

Bu durumda babamın çocukluğunda yumurta boyayıp tokuşturdukları ve ne olduğunu hatırlamadığı bahar dönemi kutlaması Nevruz Bayramı olsa gerek; çünkü o doğunun bir köyünde doğmuş, büyümüş. Günümüzde hala Doğu Anadolu'da aynı gelenekler devam ediyor mu bilmiyorum. Ancak aynı Paskalya gelenekleri hiç azalmadan İngiltere'de devam ediyor, yeni nesillere aktarılıyor.

Adı ister Nevruz olsun, ister Paskalya, ister hiçbiri. Kutlama tarihleri veya ritüeller farklılık gösterse de gördüğüm kadarıyla tüm bahar bayramlarında ortak olan, baharın gelişiyle birikte doğanın canlanması, yeniden hayat bulması, ilk ürünlerin verimli ve bereketli olması, o yılın acılardan, sıkıntılardan, hastalıklardan, kötülüklerden, kaza ve belalardan uzak, sağlık, huzur, birlik, dirlik, bereket ve bolluk içerisinde geçmesi dileğiyle kutlama yapmak.

Sadece yeniden canlanan doğa, cıvıldayan kuşlar, ruhumuza serpiştirdiği uyanış duyguları bile yeterli baharı kutlamak için. Biz de kutlayacağız yeni baharı. Okulların iki haftalık tatilde olduğu şu güzel bahar günlerinde, kızımla yumurta boyayıp, tokuşturacak, sonra da doğada piknik yapacağız. Siz de bir yerinden yakalayın baharı derim ben. Bahar bayramınız kutlu olsun !!!


Kaynak:


2 yorum:

  1. Tuba, yazını çok beğendim. Aileyi bir araya getiren, beraberlik sağlayan her şey iyidir. Hangi kültürden olursa olsun...İyi dileklerine katılmamak mümkün değil. Hayat hep güzel geçsin. Bu arada yazındaki babanla ilgili anın çok hoşuma gitti. Her zaman sevgi ve saygı duyduğum ve takdir ettiğim biridir eniştem. Uzun ve sağlıklı bir ömür dilerim kendisine... Çok iyi bir anne-baba elinde büyütüldünüz. Sevgi dolu bir aile...Eminim sen de çok iyi bir annesin...İnsanın büyüklerini iyiliklerle, güzelliklerle hatırlaması gibi yok. Sevgilerimle.mehmet

    YanıtlaSil
  2. Yorumunuz için çok teşekkürler Mehmet abi. Siz de bizim aile olarak çok sevdiğimiz biri oldunuz hep. Senelerdir görüşemesekte bu böyle. Rahmetli dayıcığım da bizim için çok değerliydi, hep de öyle kalacak. Ben de yengeme, size ve güzel ailenize sağlıklı, mutlu ömürler diliyorum. Sevgilerimle...

    YanıtlaSil