Oyuncu
bir baba değildi benim babam, ama çocukluğuna dair hep anlatacak çok şeyi vardı. Ona çocukluk
dönemine ilişkin sorular sorduğumda ve o konuşmaya başladığında, hayret ve özlemle
karışık tuhaf bir gülümseme oluşurdu yüzünde hep ve "bizim oyuncağımız
dağdı, taştı" kızım derdi. O yüzden hiç oyun öğrenmemişimdir babamdan. Ama
ne zaman kahvaltıda haşlanmış yumurta yiyecek olsak babam bir çocuğa dönüşür "hadi bakalım kim kazanacak, kır
bakalım yumurtamı" der ve bahar geldiğinde babaannemin soğan
kabuklarıyla birlikte haşladığı yumurtaları nasıl boyadıklarını anlatırdı. İşte
o an gözlerimde bir ışıltı belirirdi benim. Evet, yumurta tokuşturma babamla
oynadığımız tek oyundu.
O
yaşta doğudaki ve tüm Anadolu'daki tarihi ve kültürel dokunun ve zenginliğin
farkında değildim tabi. Seneler sonra anne olduktan ve de İngiltere'ye
yerleştikten sonra Paskalya Bayramı'nda ortaya çıkan yumurta şeklinde
çikolatalar da bir bağlantı kurmamı sağlamadı. Ancak ne zaman ki şimdi yakın
arkadaş olduğum kızımın bir arkadaşının annesi, bir Paskalya gününde boyanmış yumurtaları sepete yerleştirip bize geldi ve "haydi
yumurta tokuşturuyoruz, bakalım kim kazanacak?" dedi işte o zaman
babamın çocukluğu, kendi çocukluğum ve kızımınki arasındaki bağlantı kuruldu.
Her zaman çok ilgimi çeken kültürlerin, dinlerin birbirlerini tamamlaması ve
kuşaklar arasındaki aktarım bu örnek ile tam da kendini bulmuştu.
Yine
bir Paskalya dönemindeyiz İngiltere’de.
Etraf yeşeriyor, çiçekleniyor, yeniden doğuyor. Her ne yapıyorsak yapalım, her
ne ruh halinde olursak olalım bir kuş cıvıltısı, esen rüzgarla burnumuza değen
bir çiçek kokusu, yeniden doğuşu müjdeliyor bize ve ister istemez bir mutluluk
hali geliyor hepimize. Eşle dostla görüşüp açık havada zaman geçirmek ve bu
güzelliklerden faydalanmak istiyor insan, adeta kutlamak istiyor bu doğa
şenliğini.
Paskalya
kutlamaları da tam bunu yapıyor aslında. Tüm Hıristiyanlar tarafından
kutlanan en büyük dini bayram Paskalya. Her yıl sabit bir tarihte gerçekleşmeyen ve
dünya kiliselerinin çoğunda Pazar günü kutlanan Paskalya Günü, Kıyam Yortusu,
Diriliş Pazarı ya da Diriliş Günü olarak da adlandırılıyor.
Ancak
Paskalya'nın tarihi 22 Mart'tan önce veya 25 Nisan'dan sonraya rastlamıyor.
Ermeniler Paskalya'yı bir hafta önce kutluyor, Ortodokslar, Süryaniler ve
Rumlar ise bir hafta sonra. Paskalya geleneklerinden en yaygın olanı insanların
birbirine genellikle çikolatadan yapılan tavşan ve rengarenk boyalı haşlanmış (veya içi çikolatalı) yumurta hediye etmesi. Paskalya
yumurtaları Paskalya'nın en bilinen kültürel sembollerinden.
Bütün
bu bilgiler Müslüman bir kültürde büyüyen babamın çocukluğundaki yumurta boyamaları açıklamaya yetmiyordu. Olsa olsa Doğu Anadolu’daki Ermeni ve Süryani kültürüyle
iç içe yaşamalarından kaynaklanıyor olabilirdi. Duruma açıklık getirmek için yaptığım araştırmalarda gördüm ki: ta
Hristiyanlık dönemi öncesinde Mezopotamya'da ve Orta Asya’da bile bahar bayramları
oluyormuş ve Nevruz Bayramı aslında buymuş.
Dünyanın
en eski tek tanrılı dinlerinden biri olan ve yaklaşık 3.500 yıl önce kurulan
Zerdüştlük, İranlıların, Perslerin, Kürtlerin ve bir kısım Ermenilerin
(sonradan kabul ettikleri Müslümanlık, Hıristiyanlık gibi dinlerden önceki) ilk
dini olarak biliniyor. Zerdüştler için kutsal sayılan Nevruz, Şaman dinine
sahip Orta Asya toplulukları tarafından da benimsenmiş. Sonradan Müslüman olan
bu topluluklarda yeni yıl başlangıcı ve doğanın uyanışı olduğu için ‘’bahar bayramı’’ olarak her grup insan tarafından kutlanmaya başlanmış.
Tarihte
çeşitli örneklerine rastlandığı gibi eski inançlar veya alışkanlıklar yeni
dinde de kullanılabiliyor. Her kültür, kendisinden sonraki kültürlere bir miras
bırakıyor ve kültürler arası miras birbirine aktarılıyor.
Hiristiyanlıktaki
Paskalya Yortusu ile çok yakın benzerlikleri olan 21 Mart Nevruz Bayramı,
yeniden dirilmenin, canlanmanın ve yenilenmenin bir ifadesi olarak
Hıristiyanlığın doğuşundan önce de mevcutmuş. Her sene Nevruz'un kutlandığı
tarihlerde, Hıristiyanlar tarafından da Paskalya Yortusu ile Hz. İsa’nın ölümü
ve göğe yükselişi, yeniden dirilişi kutlanıyor. Musevilerde ise, büyük dinî
bayram olan Paskalya yortusu (İbranice pesah’tan geçiş, çıkış ) İbrani halkının
Mısır’dan çıkış günü olarak kutlanıyor.
Tüm
kutlamalarda ortak gelenek tavşan ve yumurta yenmesi. Tavşan ve yumurta bereket
sembolü olarak görülüyor. Yumurta tek hücreli bir varlık olup (yani tanrı gibi
tekliği ve kainatın tek bir hücreden büyüdüğü efsanesini göstermekte olup)
üremeyi, çoğalmayı gösterdiğinden; tavşan ise senede seksen kere doğurduğundan
bereketi temsil ediyor. Bu nedenle Paskalya’da tavşan ve yumurta yeniyor.
Yumurta
ve tavşan gelenekleri Anglo-sakson kültüründe ise bir efsaneye dayandırılıyor.
Buna göre tanrıça Eostre yaralı bir kuş bulmuş ve onu kış boyunca yaşayabilmesi
için bir tavşana dönüştürmüş. Tavşan yumurtlayabildiğini keşfedince her bahar
bu yumurtaları süsleyip tanrıçaya hediye etmeye başlamış. Hala devam eden
yumurtalı Paskalya geleneği İngiltere’de genelde: yumurtaları boyayıp süslemek,
yumurta yuvarlamak, yumurta tokuşturmak, yumurta hediye etmek, yumurta avına
çıkmaktan oluşuyor. Eskiden yumurtalar soğan kabuklarıyla birlikte iyice haşlandıktan
sonra, üzerlerine yaprak ve çiçeklerle süslemeler yapılırmış. Şimdi sadece
baharın parlak taze renklerini canlandırmak için rengarenk boyanıyorlar.
Bu
durumda babamın çocukluğunda yumurta boyayıp tokuşturdukları ve ne olduğunu
hatırlamadığı bahar dönemi kutlaması Nevruz Bayramı olsa gerek; çünkü o doğunun bir köyünde doğmuş, büyümüş. Günümüzde hala
Doğu Anadolu'da aynı gelenekler devam ediyor mu bilmiyorum. Ancak aynı Paskalya
gelenekleri hiç azalmadan İngiltere'de devam ediyor, yeni nesillere
aktarılıyor.
Adı
ister Nevruz olsun, ister Paskalya, ister hiçbiri. Kutlama tarihleri veya
ritüeller farklılık gösterse de gördüğüm kadarıyla tüm bahar bayramlarında
ortak olan, baharın gelişiyle birikte doğanın canlanması, yeniden hayat
bulması, ilk ürünlerin verimli ve bereketli olması, o yılın acılardan,
sıkıntılardan, hastalıklardan, kötülüklerden, kaza ve belalardan uzak, sağlık,
huzur, birlik, dirlik, bereket ve bolluk içerisinde geçmesi dileğiyle kutlama
yapmak.
Sadece
yeniden canlanan doğa, cıvıldayan kuşlar, ruhumuza serpiştirdiği uyanış
duyguları bile yeterli baharı kutlamak için. Biz de kutlayacağız yeni baharı.
Okulların iki haftalık tatilde olduğu şu güzel bahar günlerinde, kızımla
yumurta boyayıp, tokuşturacak, sonra da doğada piknik yapacağız. Siz de bir yerinden
yakalayın baharı derim ben. Bahar bayramınız kutlu olsun !!!
Kaynak: