İki ay önce ailemize katılan ikinci çocuğumuzla hayatı yeniden öğrenme
sürecimiz yeni bir boyut kazandı. Acabalarla dolu tek çocuğa sahip ebeveynlik
ikinci çocukla birlikte ailemizin dinamiğinde kendi cevaplarını bulmaya
başladı. Tek çocuklu hayata o kadar alışmıştık ki bizi bekleyen yeni hayata
ilişkin bir sürü soru vardı aklımızda. Bunlardan en önceliklileri ve yakın
zamanda bulduğum cevaplarını şöyle sıralayabilirim.
İkinci çocuğumu ilki kadar sevebilir miyim?
Saçma bir düşünce biliyorum. Sevilmese yüzyıllardır insanlar neden birden fazla çocuk sahibi olsunlar değil mi? Öyle olduğunu bilsem de böyle bir korkum vardı. Cevabım evet, sevebilirmişim. Hem de çok. Ama ilkinden daha çok değil, daha az da değil. O büyük sevgi azalmadan bölünebilirmiş, hem de hemen.
Tekrar bir bebeğe bakmaya uyum sağlayabilir miyim?
Kardeşler arasında yaş farkı az olursa böyle bir soru söz konusu bile olmaz tabii. Ama benim durumum da olduğu gibi arada 7 yaş olunca böyle bir kaygı oluyor işte. Cevap evet. Aradan geçen yıllara rağmen çok kısa süre içinde hem de. Tüm bilgiler ve deneyimler tekrar kullanılmak üzere zamanını bekliyor, ihtiyaç oluştuğunda hemen ortaya çıkıyorlar.
İlk çocuğum kardeşe hazır mı?
Bu sorunun cevabı herkeste farklı olur sanırım. Çocuğun kişiliğine, kardeşler arasındaki yaş farkına göre değişir diye düşünüyorum. Bizim durumda cevap "hayır"mış ama şunu öğrendik ki, onu kardeş sahibi yapmasaymışız hiçbir zaman da hazır olmayacakmış. Evdeki dengeler değişip benim bebekle daha fazla zaman geçirmemle birlikte , başta dirense de, 7.5 yaşında küçük bir bebek olan kızımız hızla abla oluyor.
İki çocuk arasındaki dengeyi nasıl kuracağım? Ya ilk çocuğum kardeşini çok kıskanırsa?
Ya ilk çocuğumda yaşadığım sıkıntılar tekrar yaşanırsa ?
Nasıl her hamilelik birbirinden farklı ise her çocuk da birbirinden farklıymış. İkinci çocuğum doğar doğmaz ablasından çok farklı bir kişiliği olduğunu anladık. Onunla nasıl yepyeni bir sevgi yumağına dönüştüysek yepyeni bir serüvene de başlamışız meğer. Ne ağlaması, ne beslenmesi, ne uyuması benziyor ablasına, hepsi bambaşka. Geride bıraktığımız 2 ay içinde onunla yaşadığımız sıkıntılar da öyle. İlkiyle benzer sıkıntılar da yaşanabilir elbette ama şimdi ben hem ilkine göre daha tecrübeliyim hem de artık 7.5 yıl önceki Tuba değilim. Anneliğim, hayata bakış açım o zamankinden çok farklı. Dolayısıyla gördüm ki her çocuk yeni bir serüven.
İki aylık iki çocuklu hayatımdan ilk "acaba"larıma aldığım yanıtlar böyle. Zaman içinde yenileri de eklenecek bu listeye ama şimdilik en tazeleri bunlar. Acabalı veya net, her şekilde heyecanlı kimi zaman da hayli zorlu bir serüven bu ebeveynlik. Tek çocuklu, iki çocuklu veya çok çocuklu herkese bu serüvende kolaylıklar dilerim...
Saçma bir düşünce biliyorum. Sevilmese yüzyıllardır insanlar neden birden fazla çocuk sahibi olsunlar değil mi? Öyle olduğunu bilsem de böyle bir korkum vardı. Cevabım evet, sevebilirmişim. Hem de çok. Ama ilkinden daha çok değil, daha az da değil. O büyük sevgi azalmadan bölünebilirmiş, hem de hemen.
Tekrar bir bebeğe bakmaya uyum sağlayabilir miyim?
Kardeşler arasında yaş farkı az olursa böyle bir soru söz konusu bile olmaz tabii. Ama benim durumum da olduğu gibi arada 7 yaş olunca böyle bir kaygı oluyor işte. Cevap evet. Aradan geçen yıllara rağmen çok kısa süre içinde hem de. Tüm bilgiler ve deneyimler tekrar kullanılmak üzere zamanını bekliyor, ihtiyaç oluştuğunda hemen ortaya çıkıyorlar.
İlk çocuğum kardeşe hazır mı?
Bu sorunun cevabı herkeste farklı olur sanırım. Çocuğun kişiliğine, kardeşler arasındaki yaş farkına göre değişir diye düşünüyorum. Bizim durumda cevap "hayır"mış ama şunu öğrendik ki, onu kardeş sahibi yapmasaymışız hiçbir zaman da hazır olmayacakmış. Evdeki dengeler değişip benim bebekle daha fazla zaman geçirmemle birlikte , başta dirense de, 7.5 yaşında küçük bir bebek olan kızımız hızla abla oluyor.
İki çocuk arasındaki dengeyi nasıl kuracağım? Ya ilk çocuğum kardeşini çok kıskanırsa?
Bunun kolay olmadığı bir gerçek. Oluşabilecek sıkıntı ve stresi hafif atlatmak
için doğum öncesinde çok iyi bir planlama gerekiyor. Çünkü tecrübeler
gösteriyor ki annenin doğum sıkıntılarını atlatmak ve yeni doğan bebeğin
düzenini oturtmak için zamana ihtiyacı oluyor. Bu süreçte evde ilgi isteyen
başka bir çocuğun ihtiyaçlarına annenin tam anlamıyla cevap vermesi mümkün
değil. O nedenle eş, anne, arkadaş, bakıcı vs desteği şart. Bizim durumda iki
hafta babalık izni kullanan eşim sürekli ilk çocuğumuzla birlikteydi, destek
için Türkiye'den gelen annem ise ev hayatını götürüyordu. Yani her şey kontrol
altındaydı ama yine de beni paylaşmak kızıma zor geldi. Çünkü baş başa
yaptığımız pek çok şeyi şimdilik yapamıyoruz. Bu durumun geçici olduğunu bilsem
ve ona bunu anlatsam da onda bir hayal kırıklığı oluştuğunun farkındayım. Bu
durumu telafi etmeye çalışacağım.
Nasıl her hamilelik birbirinden farklı ise her çocuk da birbirinden farklıymış. İkinci çocuğum doğar doğmaz ablasından çok farklı bir kişiliği olduğunu anladık. Onunla nasıl yepyeni bir sevgi yumağına dönüştüysek yepyeni bir serüvene de başlamışız meğer. Ne ağlaması, ne beslenmesi, ne uyuması benziyor ablasına, hepsi bambaşka. Geride bıraktığımız 2 ay içinde onunla yaşadığımız sıkıntılar da öyle. İlkiyle benzer sıkıntılar da yaşanabilir elbette ama şimdi ben hem ilkine göre daha tecrübeliyim hem de artık 7.5 yıl önceki Tuba değilim. Anneliğim, hayata bakış açım o zamankinden çok farklı. Dolayısıyla gördüm ki her çocuk yeni bir serüven.
İki aylık iki çocuklu hayatımdan ilk "acaba"larıma aldığım yanıtlar böyle. Zaman içinde yenileri de eklenecek bu listeye ama şimdilik en tazeleri bunlar. Acabalı veya net, her şekilde heyecanlı kimi zaman da hayli zorlu bir serüven bu ebeveynlik. Tek çocuklu, iki çocuklu veya çok çocuklu herkese bu serüvende kolaylıklar dilerim...