Hayaller
ve gerçekler. Hayaller ve çocuklar. Çocuklar ve gerçekler...
Sihirli zamanlardayız yine. Gerçeklerle hayallerin birbirine geçtiği zamanlar bunlar. Yeni yıla 13, Noel’e 7 kala. Anneler ve babaların gerçeklerle sıkı çarpıştığı, çocukların düşlerinin sınırlarını aştığı anlar.
Sihirli zamanlardayız yine. Gerçeklerle hayallerin birbirine geçtiği zamanlar bunlar. Yeni yıla 13, Noel’e 7 kala. Anneler ve babaların gerçeklerle sıkı çarpıştığı, çocukların düşlerinin sınırlarını aştığı anlar.
Yaşadığımız
şehir Londra'da her sene bu zamanlarda feci bir koşuşturma olur. Kimi Noel, kimi yeni yıl telaşında herkes bir şeyler yetiştirmek ve bir yerlere yetişmek gayretindedir.
İşyerlerinde yıl sonu kapanışlarını, yeni yıl bütçelerini hazırlayan, seyahate gidilecek ise onun hazırlığını yapan, aile ziyareti yapılacaksa onu planlayan,
zorunlu alışverişleri tamamlayan, yıl sonu yemeklerine ve çocukların
gösterilerine yetişmeye çalışan ve sürekli yoğunluktan yakınan anne baba dolu olur ortalık.
Oysa
çocukların derdi, heyecanı başkadır bu dönemde en azından Hristiyan dünyasında. Hepsi olmasa da bir kısmı kendilerini yıl
boyunca gözleyip durduğuna inandıkları yaşlıca beyaz sakallı adama iyi görünüp
gözlerine kestirdikleri hediyelere ulaşabilmenin düşlerini kurarlar. İnanan çocukların gözlerinde beyaz sakallı yaşlı adam Noel Baba ve
yardımcıları Elf’ler bütün yıl oyuncak yaparlar. Aynı çocuklar bir yandan özenle Noel Baba'ya istek
listelerini yazıp postalarken bir yandan da onun tüm dünyadaki çocukların hediyelerini nasıl yetiştireceğini
ve dağıtacağını düşünür; yardımcıları Elf’lerin ona nasıl yardım ettiklerine
kafa yorar; ne şekilde bacasız evlere gireceği konusunda kaygılanır: hatta
eve geldiklerinde acıkmış olabilir diye yiyecek bir şeyler bile hazırlarlar.
Çocuklar böylesine bir düş dünyasında bütün yıl boyunca beklediği o büyülü
anlara yaklaşırken ebeveynler ise çekilmez bir gerçeklik yaşıyor olurlar.
Ben
de hep söylenir dururum yılın bu döneminde. Hem insafsız bir koşuşturma hem de gereksiz bir harcama içeriyor çünkü. Dünyanın
dört bir yanında açlık varken, çocuklar ölürken öyle şaşaalı eğlenceler ve
israflar hoşuma gitmiyor. Yine de bizim çocuklar doyasıya yaşıyor bu dönemin
büyüsünü. İşin ne dini boyutu ilgilendiriyor bizi ne de abartı harcamalar
kısmı. Biz Noel’in gerçeklerden hayli uzak olan hayal
etme, kurgulama kısmı ile ilgileniyoruz daha çok. Anneler babalar gerçeklerle boğuşsun dursunlar
ama çocuklar varsın hayal kursun. Gerçekler zaten fazlasıyla gerçek ve kaçış
yok, oysa hayal kurmak öyle mi? Olmayanı düşlemek ve onun gerçek olabileceğini
hayal etmek, ve tabii ki çabalamak, hem yaratıcı düşünceyi besler hem de
geleceğe dönük olarak kamçılayıcı bir etki yapar.
Biz
her sene evimizin Noel Baba ve Annesi olarak çocuklarımızın ihtiyaç listesini
gözden geçirip alışverişimizi yaparız. Aldıklarımızın çocukların listesiyle
aynı olmaması durumunda Noel Baba adına “istediğinizi
bulamadım başka bir şey getirdim” diye mektup yazarız, onlar
da genelde sorun etmez ve gelen
hediyelerle mutlu olurlar. Bu dönemde koşuşturma kaçınılmaz ama harcama kısmı kontrol altına alınabilirse
o bir rahatlama getiriyor insana. Buna bir de çocukların heyecanı ve mutluluğu
eklenince, iyi ki çabalayıp duruyorum diye düşünüyorum ben her sene.
Bizim
eve Noel baba önceki gece geldi mesela. Noel’de burada olamayacağımız için
ondan rica etmiştik, o da bizim çocukların hediyelerini biz gitmeden getirdi. Pazar sabahı hediyeler açıldı, Noel Baba’dan gelen mektuplar okundu, önümüzdeki yıl için
hedefler konuldu, keyifli bir kahvaltı edilip ailece bir yeni yıl filmi
izlendi. Hızla akıp zamanı dondurup birbirimize zaman ayırdık dün ve tekrar
aile ve sevdiklerimizle beraber olmanın önemini hissettik hep birlikte.
Bizim evde çocuklar masal kahramanlarına, diş perilerine, Paskalya tavşanına, Noel Baba’ya, onun
yardımcıları Elf’lere inanırlar. İnanmak istedikleri sürece de bu böyle devam
edecek çünkü hayal etmek onların gelişimlerinin bir parçası ve bu şekilde
sorgulayarak gelişimlerini tamamlayacaklar. Ayrıca çocukken hayal kuramayanın
büyüyünce gerçekleştirmek istediği bir hayali de olamaz bence.
Çocukların gerçeklileri şimdi ve şu an ile sınırlıdır oysa fikir ve düşünceleri
sınırsızdır; çünkü işlenmemiştir, önyargısızdır. Bu nedenledir ki her şeyi
yapabileceklerine inanırlar ve hayal etmek bu inancın başlangıcıdır.
Peter
Pan’ler, Harikalar Diyarı’ndaki Alice’ler, Harry Potter’lar gerçeklerin
dünyasından çıkmaz, hayallerden çıkar. Ünlü
bilim insanı Einstein “Hayal gücü bilgiden daha önemlidir, çünkü bilgi
sınırlıyken hayal gücü tüm dünyayı kapsar”
derken; ressam Pablo Picasso “Hayal ettiğiniz her şey gerçektir” demiş;
ünlü felsefeci düşünür David Hume ise “Hiçbir şey, insanın hayal gücü kadar hür
değildir” diyerek hayal gücünün sınırsızlığını vurgulamıştır. Bilim, sanat ve insanlık tarihine isimlerini kazımış bu
insanlar sizce hayalperest mi yoksa gerçekçi miydi? Hangisi önce gelmişti?
Yazımı başka bir hayalperest Oscar Wilde’dan bir alıntı ile bitirmek istiyorum:
“Evet:
ben bir hayalperestim. Bir hayalperest yolunu yalnız ay ışığında
bulabildiğinden, cezası, şafağı dünyanın geri kalanından daha önce
görmesidir...”
Yeni
Yılda hayalleriniz tükenmesin, onların ışığında umut dolu gerçeklere doğru yol
alın dilerim ki...
Sevgilerimle…