18 Aralık 2018 Salı

Hayaller, Çocuklar ve Noel Baba




Hayaller ve gerçekler. Hayaller ve çocuklar. Çocuklar ve gerçekler...  

Sihirli zamanlardayız yine. Gerçeklerle hayallerin birbirine geçtiği zamanlar bunlar. Yeni yıla 13, Noel’e 7 kala. Anneler ve babaların gerçeklerle sıkı çarpıştığı, çocukların düşlerinin sınırlarını aştığı  anlar.
Yaşadığımız şehir Londra'da her sene bu zamanlarda feci bir koşuşturma olur. Kimi Noel, kimi yeni yıl telaşında herkes bir şeyler yetiştirmek ve bir yerlere yetişmek gayretindedir. İşyerlerinde yıl sonu kapanışlarını, yeni yıl bütçelerini hazırlayan, seyahate gidilecek ise onun hazırlığını yapan, aile ziyareti yapılacaksa onu planlayan, zorunlu alışverişleri tamamlayan, yıl sonu yemeklerine ve çocukların gösterilerine yetişmeye çalışan ve sürekli yoğunluktan yakınan anne baba dolu olur ortalık.
Oysa çocukların derdi, heyecanı başkadır bu dönemde  en azından Hristiyan dünyasında. Hepsi olmasa da bir kısmı kendilerini yıl boyunca gözleyip durduğuna inandıkları yaşlıca beyaz sakallı adama iyi görünüp gözlerine kestirdikleri hediyelere ulaşabilmenin düşlerini kurarlar.  İnanan çocukların gözlerinde beyaz sakallı yaşlı adam Noel Baba ve yardımcıları Elf’ler bütün yıl oyuncak yaparlar.  Aynı çocuklar  bir yandan özenle Noel Baba'ya istek listelerini yazıp postalarken bir yandan da onun tüm dünyadaki  çocukların hediyelerini nasıl yetiştireceğini ve dağıtacağını düşünür; yardımcıları Elf’lerin ona nasıl yardım ettiklerine kafa yorar; ne şekilde bacasız evlere gireceği konusunda kaygılanır: hatta eve geldiklerinde acıkmış olabilir diye yiyecek bir şeyler bile hazırlarlar. Çocuklar böylesine bir düş dünyasında bütün yıl boyunca beklediği o büyülü anlara yaklaşırken ebeveynler ise çekilmez bir gerçeklik yaşıyor olurlar. 
Ben de hep söylenir dururum yılın bu döneminde. Hem insafsız bir koşuşturma hem de  gereksiz bir harcama içeriyor çünkü. Dünyanın dört bir yanında açlık varken, çocuklar ölürken öyle şaşaalı eğlenceler ve israflar hoşuma gitmiyor. Yine de bizim çocuklar doyasıya yaşıyor bu dönemin büyüsünü. İşin ne dini boyutu ilgilendiriyor bizi ne de abartı harcamalar kısmı. Biz Noel’in gerçeklerden hayli uzak olan hayal  etme, kurgulama kısmı ile ilgileniyoruz daha çok. Anneler babalar gerçeklerle boğuşsun dursunlar ama çocuklar varsın hayal kursun. Gerçekler zaten fazlasıyla gerçek ve kaçış yok, oysa hayal kurmak öyle mi? Olmayanı düşlemek ve onun gerçek olabileceğini hayal etmek, ve tabii ki çabalamak, hem yaratıcı düşünceyi besler hem de geleceğe dönük olarak kamçılayıcı bir etki yapar.
Biz her sene evimizin Noel Baba ve Annesi olarak çocuklarımızın ihtiyaç listesini gözden geçirip alışverişimizi yaparız. Aldıklarımızın çocukların listesiyle aynı olmaması durumunda  Noel Baba adına “istediğinizi bulamadım başka bir şey getirdim” diye mektup yazarız, onlar da genelde sorun etmez ve  gelen hediyelerle mutlu olurlar. Bu dönemde koşuşturma kaçınılmaz  ama harcama kısmı kontrol altına alınabilirse o bir rahatlama getiriyor insana. Buna bir de çocukların heyecanı ve mutluluğu eklenince, iyi ki çabalayıp duruyorum diye düşünüyorum ben her sene.  
Bizim eve Noel baba önceki gece geldi mesela. Noel’de burada olamayacağımız için ondan rica etmiştik, o da bizim çocukların hediyelerini biz gitmeden getirdi. Pazar sabahı hediyeler açıldı, Noel Baba’dan gelen mektuplar okundu, önümüzdeki yıl için hedefler konuldu, keyifli bir kahvaltı edilip ailece bir yeni yıl filmi izlendi. Hızla akıp zamanı dondurup birbirimize zaman ayırdık dün ve tekrar aile ve sevdiklerimizle beraber olmanın önemini hissettik hep birlikte.
Bizim evde çocuklar masal kahramanlarına, diş perilerine, Paskalya tavşanına, Noel Baba’ya, onun yardımcıları Elf’lere inanırlar. İnanmak istedikleri sürece de bu böyle devam edecek çünkü hayal etmek onların gelişimlerinin bir parçası ve bu şekilde sorgulayarak gelişimlerini tamamlayacaklar. Ayrıca çocukken hayal kuramayanın büyüyünce gerçekleştirmek istediği bir hayali de olamaz bence. Çocukların gerçeklileri şimdi ve şu an ile sınırlıdır oysa fikir ve düşünceleri sınırsızdır; çünkü işlenmemiştir, önyargısızdır. Bu nedenledir ki her şeyi yapabileceklerine inanırlar ve hayal etmek bu inancın başlangıcıdır.
Peter Pan’ler, Harikalar Diyarı’ndaki Alice’ler, Harry Potter’lar gerçeklerin dünyasından çıkmaz, hayallerden çıkar. Ünlü bilim insanı Einstein “Hayal gücü bilgiden daha önemlidir, çünkü bilgi sınırlıyken hayal gücü tüm dünyayı kapsar”  derken; ressam Pablo Picasso “Hayal ettiğiniz her şey gerçektir” demiş; ünlü felsefeci düşünür David Hume ise “Hiçbir şey, insanın hayal gücü kadar hür değildir”  diyerek hayal gücünün sınırsızlığını vurgulamıştır. Bilim, sanat ve insanlık tarihine isimlerini kazımış bu insanlar sizce hayalperest mi yoksa gerçekçi miydi? Hangisi önce gelmişti?
Yazımı başka bir hayalperest Oscar Wilde’dan bir alıntı ile bitirmek istiyorum:
“Evet: ben bir hayalperestim. Bir hayalperest yolunu yalnız ay ışığında bulabildiğinden, cezası, şafağı dünyanın geri kalanından daha önce görmesidir...”
Yeni Yılda hayalleriniz tükenmesin, onların ışığında umut dolu gerçeklere doğru yol alın dilerim ki...
Sevgilerimle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder