Bugün
Dünya Kadınlar Günü. Her yıl olduğu gibi, bugün de, kadınların ne kadar
kıymetli varlıklar olduğu, haklarının ödenemeyeceği konuşulacak, yazılacak,
çizilecek. Oysa bugün “kadınlar el
üstünde tutulmalıdır, zaten tüm kadınlar çiçektir” söylemiyle kutlanacak bir
gün değildir. Kadınlar çiçek değildir ve el üstünde tutulmak da istemezler. Her
insanın olduğu gibi kadınların da temel hak ve özgürlüklerine dokunulmasın
yeter.
8
Mart'ın Kadınlar Günü olarak kutlanması 8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde
yaşanan bir olaya dayanıyor. 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları
istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başlar. Ancak polisin işçilere
saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında
işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın
işçi can verir. 8 Mart 1960’da Birleşmiş Milletler bugünün Dünya Emekçi
Kadınlar Günü olarak tanınmasına karar verir ve gün 8 Mart Kadınlar Günü
olarak kabul görür.
Kadın
Hakları 70 yıl önce Birleşmiş Milletler tarafından dünyadaki her insan için
tanımlanmış olan haklardan farklı değildir aslında. Kadın hakları, insan
haklarıdır. Bu haklar şiddete, köleliğe ve ayrımcılığa maruz kalmadan yaşama
hakkı, eğitim hakkı, mülk edinme hakkı, oy kullanma hakkı ve adil ve eşit gelir
hakkıdır. Yani bu haklar zaten her insanın hakkıdır ve doğal olarak kadınların
da. Oysa uygulama öyle değil çünkü kadınları güçlü ve eşit kılmak kadın
haklarını kazanmakla bitmiyor. Mesele bu hakları tek tek kadınlara veya kız
çocuklarına vermekten daha çok, ülkelerin ve toplumların işleyişlerini
değiştirmek ve bu hakları uygulanabilir kılmaktır. Yasaları, politikaları
değiştirmek, akılları, kalpleri kazanmak, güçlü kadın organizasyonlarına ve
hareketlerine yatırım yapmaktır.
Birleşmiş
Milletler tarafından tanımlanmış haklar arasında başlık olarak belirtilmemiş
ancak söz konusu hakların pratikte var olabilmesi ve kadının eşitliği ve
güçlenmesi için güvence altına alınması gereken başka konular da var. Çocuk
yaşta evlilik, aile içi şiddet, ev içi işçileri, cinsiyet eşitliği, namus
cinayetleri, cinsel şiddet ve tecavüz, silahlı çatışma ortamında kadının cinsel
istismarı, üreme hakları ve kürtaj, kadın sağlığı ve kadın sünneti bunlardan
bazılarıdır. Kadınların ciddi anlamda suistimale uğradığı bu konularda
düzenleme ve güvence olmadıkça kazanılmış olan kadın haklarının da bir anlamı
yoktur.
Pek
çok az gelişmiş ülkede kadın haklarından söz etmek mümkün değildir ancak durum
gelişmiş ülkelerde de sevindirici değil maalesef. Söz gelimi kadınların en çok
mağduriyet yaşadığı aile içi şiddette Birleşik Krallık’da son 1 yıl içindeki
polis kayıtlarına göre:
- Dakikada bir aile içi şiddet vakası polis raporlarına yansıyor.
- Her dört kadından biri hayatının bir döneminde aile içi şiddete maruz kalıyor.
- Her hafta iki kadın ya eşi ya da beraber yaşadığı kişi tarafından öldürülüyor.
- Her dört erişkin kadından biri cinsel saldırıya maruz kalıyor.
- Her sene 250 adet zorla evlendirme vakası rapor ediliyor.
- Ayda bir kadın namus cinayetine kurban gidiyor.
- Polise bildirilen tecavüz vakalarının sadece %5’inde suçlu mahkemeye intikal ediyor.
- 20.000 den fazla kız çocuğu Kadın Sünneti riski taşıyor.
- Her sene yaklaşık 1420 kadın cinsel istismar amacıyla Birleşik Krallığa yasa dışı yollarla getiriliyor.
Kısacası
günümüzde kadın haklarında çok yol alınmış olsa da gelinen nokta hiç iç açıcı
değil. Dünyada şu an daha çok kadın okuyor ve çalışıyor olabilir ama yine de
erkek çocuklarına oranla daha fazla kız çocuğu okula gitmiyor. Siyasete katılan
daha fazla kadın var ama hala Türkiye’de meclisin sadece % 17.4 ü, İngiltere’de ise %32.2’si kadınlar tarafından temsil ediliyor.
Kadınlar yönetime katılmadıkça ve ana karar mekanizması içinde yer almadıkça
kadınları daha fazla kucaklayan bir sistemin olması beklenemez.
Kadınlar
toplumun en önemli kurumu olan ailenin bel kemiğidir. Kadınlar kız kardeştir, eştir, anadır. Sağlıklı bir
topluma ulaşmanın yolu sağlıklı çocuklara sahip olmaktan geçer ki bu da beden
ve akıl sağlığı yerinde olan kadınların yapacakları doğru seçimlerle dünyaya
getireceği ve yetiştireceği çocuklarla mümkündür. Bir toplumun iyileşmesi o
toplumdaki kadın haklarının toplumun ve sistemin her noktasına nüfus etmesiyle
mümkündür.
Çocuk
yaşta evlenmek zorunda bırakılmayan; eğitimine istediği kadar devam edebilen;
kiminle ne zaman evleneceğine, çocuk sahibi olup olmamaya veya olacaksa bunun
ne zaman olacağına kendi karar verebilen; babasından, abisinden, eşinden şiddet
görmeyen; hamilelikte ve doğumda hayatını kaybetmemek için iyi kalite sağlık
hizmetine erişebilen; işinde erkek çalışma arkadaşıyla aynı maaşı alan; ne
barış ne de savaş ortamında tecavüz korkusu yaşamayan; cinsiyet ve kimliğinden
bağımsız olarak eşit ve ayrımcılığa maruz kalmadan yaşayabilen kadınlar dünyayı
iyileştirir, güzelleştirir.
Tek
başına bir kadın bunu başaramaz, ancak birlikte başarılabilir. Tarihe bir göz
atıldığında tüm kadın haklarının kadınların elbirliğiyle mücadelesi ile
kazanıldığı görülür. Aşağıda kadın
hakları konusunda aktif olarak çalışmış ya da fikirleriyle kadınlara ilham vermiş
bir iki kadından alıntılar paylaşmak istiyorum. Hepsinin ortak görüşü de kadın hakları mücadelesinin
hep birlikte yapılması gerektiği ve bu kazanımın toplumun genel iyiliği için
olduğu üzerinedir. Bunlardan yazar Simon de Beauvoir "Konu
kadınların erkeklerin elinden gücü alması değildir; çünkü bu düzenle
ilgili bir şey değiştirmez. Asıl konu güç kavramını yok etmektir"
demiştir. İngiltere'de kadınlara seçme
seçilme hakkının kazanılmasını sağlayan aktivist Emmeline Pankhurst'un
söylediği de farklı değildir aslında
"İnsan ırkının diğer yarısını özgürleştirmeliyiz ki onlar da diğer
yarının özgürleşmesine yardım etsinler."
Ve son olarak yazar Virginia Woolf
"Bir kadın olarak ülkem yok. Bir kadın olarak ülke istemiyorum. Bir
kadın olarak ülkem tüm dünya" diyerek kadınlığın din, dil ve sınır
tanımadığına ve bu sayede herhangi bir coğrafyada atılan bir adımın, bir
kazanımın, tüm dünya kadınlarını ve haklarını etkilediği gerçeği ve gücünü
vurgulamıştır.
8
Mart Dünya Kadınlar Gününüz kutlu olsun. Kadın doğarak veya kadın hissederek,
kadının gücünü hafife almayarak, mücadele etmekten çekinmeyerek, hayatın her
alanında haklarınızın farkında ve onları sonuna kadar kullanarak yaşayacağınız
insanca, kadınca, günleriniz olsun. Günümüz kutlu olsun.