Kızımın
son iki senedir en sevdiği kitap kahramanı Peter Pan. Önce kitap olarak girdi
hayatımıza birkaç farklı baskısı ile, Türkçesi ve İngilizcesi defalarca okundu,
sonra da filmleri. 2012 Paskalyası’nda Disneyland Paris gezimizden sonra bir de
Alice Harikalar Diyarında’nın Alice karakteri ile tanıştık.
Çocukluğumda
Peter Pan ve Alice ile ilk tanıştığımda ne hissettiğimi ve bende nasıl bir etki
bıraktıklarını hatırlamıyorum, o yüzden kızımın daha çok Peter Pan’a olsa da, her iki kahramana ilgisi
baştan beri hayli merakımı uyandırdı. Bendeki merak orada dursun, tam da ben
Londra'da tiyatro izleme korkumu aşmışken, ikinci tiyatro şölenimizin Peter Pan
karakterine ilham veren Peter Llewelyn Davies ve Alice Harikalar Diyarında’nın
Alice’ine ilham veren Alice Liddell Hargreaves’in gerçek hayatta karşılaşmasını
konu alan “Peter ve Alice” oyununa denk gelmesi
bir tesadüf değildi tabii ki!
Oyunculuğunu
her zaman çok beğendiğim Judi Dench’in Alice Liddell Hargreaves karakterini canlandırdığı oyunun ilanını
gördüğüm ve konusunu okuduğum an görmek istedim. Çocukken Peter Pan ve Alice’e
karşı ne hissettiğimi hatırlamayan ben, koca bir kadın olunca büyümüş bir Peter
ve yaşlanmış bir Alice ile karşılaşınca hatırlamadığım o hissi belki yakalarım
ve kızımın hislerini daha iyi anlarım diye iyice bir heyecanlandım.
Gladyatör
filmiyle Oscar ödülü alan John Logan tarafından yazılan oyunun yönetmeni
Michael Grandage.
John
Logan’ın böyle bir oyun yazması hem her iki karakterin hem de bu karakteri
yaratan yazarların pek çok
ortak özelliğe sahip olmasından kaynaklanıyor bence. Her ikisi de fantastik
kahraman: Alice yer altına girip hayal ötesi bir dünyada buluyor kendini; Peter
Pan ise zaten kendisi hayal ötesi özellikler taşıyor.
Her
iki romanın yazarı da çocukları çok seviyor ve gerçek hayatta romanlarına ilham
veren karakterlerle zaman geçirmekten çok hoşlanıyorlar. Peter Pan’ın yazarı J.M.Barrie
Kensington Park’ında
St.Bernard köpeği ile yürüyüş yaparken 3 erkek kardeş olan Llewelyn Davies kardeşler
(George, John ve Peter) ve bakıcıları ile karşılaşır. Zamanla beraber oyun
oynamaya başlarlar ve bir süre sonra ailenin yakın dostu olur. Çocuklar onu “Jim
Amca” diye çağırırlar. Alice Harikalar Diyarında’nın yazarı Lewis Carroll ise (gerçek
adı Charles Dodgson) Oxford-Christ Church’de matematik dersi verirken okula
dekan olarak atanan Henry Lidell’in yakın dostu olur. O zaman 10 yaşında olan kızı Alice ve
kız kardeşleriyle bolca zaman geçirir. Beraber bot gezileri yaparlar ve onlara
hikayeler anlatır. Bunun sonucunda her iki roman da söz konusu çocuklarla
gerçek yaşamda oynanan oyunlar, şakalar ve eğlenceler üzerine kurgulanmıştır.
Fakat
“Peter ve Alice” oyunu söz konusu romanlardaki bu çocuksu eğlenceyi ve heyecanı
anlatmıyor maalesef. Oyun her iki romana ilham veren Peter Llewelyn Davies ile
Alice Liddell Hargreaves’in, 1932’de Amerika’da, Alice 80 yaşında ve Peter 30
yaşında iken ilk kez karşılaşmalarından yola çıkan hayali bir sohbet üzerine
kurulmuş. Başlangıç diyalogları uzun ve zaman zaman sıkıcı. Konuşmadan akılda
kalanlar: Peter Llewelyn Davies Peter Pan’e ilham vermiş olmaktan sıkıntı
duyuyor, roman yazarı J.M.Barrie’yi sevmiyor, olumsuz bir kişiliği var ve
mutsuz; Alice Lidell Hargreaves ise yaşın verdiği olgunlukla daha dingin, daha
olumlu, romanla ve yazarıyla barışık ve hayatındaki bu gelişmeden memnun.
Hayatı
boyunca Peter Pan’ın yükü altında ezilen ve sıradan bir insan olmayı çok
isteyen, geçmişine kızgın Peter ile sevilen bir roman kahramanına ilham
vermekten memnun olan Alice’in kitaplar ve kahramanları üzerine yaptıkları
tartışma oldukça derin.
Oyunda
bir süre sonra her iki romanın yazarları Lewis Carroll ve J.M.Barrie çıkıyorlar
sahneye. Daha sonra fantastik Peter Pan ve Alice karakterlerinin de katılmıyla
iki eserin yazarları, kahramanları ve ilham perileri sahneyi adeta bir
sürrealist geçit törenine dönüştürüyor. Zaman zaman takip edilmesi güç
diyaloglar oluşsa da Peter Pan’ın şakacı, yaramaz tavırları ile büyüklere
ilişkin yorumları (hep zamana tabi yaşamaları ve her zaman bir yere yetişmek
durumunda olmaları gibi) diyaloglara renk katmanın yanı sıra Peter Pan’ın neden
hiç büyümek istemeyip hep çocuk kalmak istediğini haklı çıkarmaktadır.
Kısa
süre için bile olsa sahnede yaratılan o çocuksu hoş ortam oyunun sonlarına
doğru özenle dağılır ve küçük Alice ve Peter Pan’ın ağzından duyarız Alice Lidell
Hargreaves ve Peter Davies’in büyümüş yaşamlarından çirkin kesitleri. Alice
Lidell Hargreaves’ın mutlu bir evliliği olmadığını, yalnız bir yaşamı olduğunu,
eşinin ölümünden sonra maddi sıkıntılar çektiğini, iki oğlunun 1. Dünya
Savaş’ında öldüğünü; Peter Llewelyn Davies’in Peter Pan'ın ağır yükü altında
ezilerek hiç bir zaman mutlu olmadığını, Barrie tarafından sevilmediğini,
alkolik bir yaşama sürüklendiğini ve en sonunda kendisini bir trenin altına
atarak hayatına son verdiğini öğreniriz. Nefeslerimiz derinleşir, salondaki
sessizlik içimize oturan derin kasveti anlatır gibidir. Boğazlarımız
düğümlenerek oyun biter.
Kendi
yaşamlarındaki felaketlerden ve mutsuzluklardan kaçarak belki de
yaşayamadıkları çocukluklarını Lidell ve Llewelyn Davies ailelerinde bulan
Carroll ve Barrie dört elle sarılmıştı Alice ve Peter’ın kardeşleriyle
geçirdikleri güzel çocukluk günlerine. O çocuklar daha büyümeden, hayatlarında
kayıplar ve üzüntüler yaşamadan Carroll ile Barrie yazdıkları romanlarla o
müthiş eğlenceli oyun anlarını dondurmayı başardılar. Biraz da fantastik öğeler
ekleyerek, yıllar geçse de her çocuğun zevkle okuyup, dinleyip, izleyebileceği
kalıcı kahramanlara dönüştürdüler onları.
Kızımla
bir Alice Harikalar Diyarı’nda ve Peter Pan bağı yakalamayı umarak izlediğim
Peter ve Alice oyunu, muhteşem oyunculuk ve kurgusuna rağmen, içime bir sıkıntı
salıverdi. Oyun sonrasında ve eve dönüş yolu boyunca keşke Alice Lidell
Hargreaves ve Peter Llewelyn Davies’in sonraki yaşamlarını hiç bilmeseydim diye
düşündüm. Keşke hep Alice Harikalar Diyarı’nda ve Peter Pan olarak kalsalardı
aklımda. Ancak eve gelip de güzel güzel uyuyan kızımı görünce oyun boyunca bize
verdikleri çalkantılı ruh hali yerini derin bir huzura bıraktı. Bir anda
kızımla yarın ne oynayacağımı düşünmeye başladığımı farkettim ve o an anladım
ki oyun amacına ulaşmış.
Geleceği
kimse bilemez, onu kontrol altına almak mümkün değil; ama bugün ve şu an
elimizde. Kızım hala bir çocuk, bir oyun çocuğu ve ben büyümüş ama çocukları
çok seven ve bir sürü oyun fikrine sahip bir anneyim. Onu mutlu etmek hala çok
kolay ve benim onunla doyasıya oynama şansım var. Korsanlardan uçarak kurtulabilir,
bir tavşanın peşine takılıp yer altında yolumuzu kaybedip sonra bir labirentte yolumuzu
bulmaya çalışabiliriz. O anne olur ben bebek, rollerimizi değiştirebilir ve
sadece bugünü, şu anı, yaşayabiliriz. Çünkü unutmamak gerek her çocuk bir gün
büyür, büyümeyen tek çocuk ise Peter Pan’dır .
Kaynak:
Not: Bu yazı 02.12.2013 tarihinde Alternatif Anne'de yayınlanmıştır.
Yazın harika olmuş. Tiyatroda; yazarı, esin kaynağını ve fantastik kahramanı buluşturmak da dahice bir fikir...Peter Pan'a olan özentim tekrar ortaya çıktı bu arada...Kuş ve peri olmak yani.
YanıtlaSilTeşekkür ederim Mehmet abi.Benim de çok hoşuma gitti bu fikir ve duyar duymaz bu oyunu izlemek istedim.Peter Pan'a özenmemek ne mümkün, kaç yaşına gelirsek gelelim bu böyle olacak sanırım...
SilHerkesin içindeki Alice'i, Perer Pan'ı yaşatması o kadar da zor değil ama gerçek şu ki; çaba göstermek gerekiyor. Günlük kaygılar çoğu zaman bizleri hep yetişkin kalmaya zorluyor. Çocuk olmak, çocuk kalmak mutluluk sanırım.
YanıtlaSilGünlük kaygılar ne olursa olsun, içimizdeki çocuğu korumak ve arada sırada da olsa dışarıya çıkarabilmek çok önemli bence, hele de etrafımızda çocuk varsa. Muratcım senin içindeki çocuğu dışarı çıkmış ve Dalyayla oynuyor görmek çok keyifli...
SilBu yazı beni hem bilgilendirdi hem de düşündürdü . Anne ve baba olarak yapmamız gerekenleri ne kadar yapabildik . Yine de içimizdeki çocuğu yaşatmak ümidiyle ... Sevgiler .... Nezahat
YanıtlaSilAnnecim, sen anne olarak yapman gerekeni her zaman fazlasıyla yaptın hiç merak etme. İçindeki o çocuk hiç yok olmuyor, biz çocukken bizimle oynadı şimdi de çocuklarımızla oynuyor ...
Sil