Çocukken
hiç içinde bulunduğunuz durumu değiştirmek isteyip de gücünüzün yetmediği ve
çok sinirlendiğiniz oldu mu? Benim oldu. Bir defasında çok istediğim bir şeyi
yapmayan anneme kızıp aldığım bıçakla elimi kesmeye kalkışmıştım, tabii ki
annem ciddiye almamıştı beni. Şimdi detaylarını çok hatırlamasam da,
çocukluğumda pek çok kere o yoğun kızgınlığı hissettiğim ve içinde bulunduğum
durumu değiştirebilmeyi şiddetle istediğimi anımsıyorum. Bir mucize olsa
apartmandaki şu kötü kalpli kız bir daha karşıma çıktığında bir güç onu yere
düşürse ve yerden kalkamasa; bir
mucize olsa sınıfta herkes hakkında gerçek olmayan kötü sözler
söyleyen çocuk bir daha aynı tür bir şey söylemek istediğinde sesi kısılsa
konuşamasa; okulda teneffüs dönüşünde çocuklara çabuk olmalarını söyleyen ve
onları hızlandırmak için kulaklarından çeken uzun tırnaklı sarışın öğretmen bir
daha aynı şeyi yapmak istediğinde bir mucize olsa da kendi kulakları uzasa
uzasa uzasa...
Senin adına
kararların verildiği değiştiremediğin pek çok şeyin olduğu bir dönemdir
çocukluk. Büyüklerin kurallarına
göre yaşadıkları küçücük dünyalarında onları kızdıran, zarar veren, kişilerden
ve olaylardan kurtulabilme şansı ne yazık ki yok pek çok çocuğun. Ama bir
mucize olsa ve durumu değiştirebilseler… Bu ihtimal düşüncesi bile zaman zaman
kurtarıcı olabilir bir çocuk için. Hem kim bilir? Belki de değiştirebilirler
gerçekten.
İşte böyle
bir roman kahramanı bugün size sözünü edeceğim Matilda. "20. yüzyılın
gelmiş geçmiş en büyük masalcılarından" olduğu düşünülen "1945'den bu
yana en büyük 50 Britanyalı yazar" arasında gösterilen Roald Dahl
tarafından yaratılan bir roman kahramanı.
Olağanüstü
yetenekleri sıradan ve antipatik ebeveynleri tarafından hor görülen Matilda
Wormwood erkek olması istenirken kız olduğu bir türlü kabul edilmeyen, evinde
anlaşılamayan, yalnız bir kız çocuğu. Zamanlarının çoğunu televizyon seyrederek
geçiren anne, baba ve ağabeyi onun erken gelişimini, meraklı ve zeki sorularını
anlamaz, onu akılsız ve boş görürler. Evdeki bu durum Matilda’yı erken yaşta
hayal dünyasına ve kitaplara yöneltir. Daha 4 yaşındayken okumaya başlayan
Matilda zamanın çoğunu kütüphanede geçirir. Ailesinin sürekli kaba
hareketlerine maruz kalan küçük kız, “bazen yaramaz olmanın iyi” olduğuna
inanarak intikamını
kendince yöntemlerle (babasının şapkasına yapıştırıcı koyarak veya babasının saç
jölesine boya karıştırarak) almaktadır. Matilda’nın hayatı okula başlamasıyla daha
da zorlaşır. Okul müdürü Bayan Trunchbull çocuklara insafsız cezalar vermekte
ve Matilda’nın zekasını ve yeteneğini görmezden gelmektedir. Matilda aradığı
sıcaklığı öğretmeni Bayan Honey'de bulur. Hem evde hem de okulda maruz
kaldığı ezici davranışlar küçük kızın olağanüstü yeteneklerinin
ortaya çıkmasına neden olur. Gözleri yardımıyla beyninin gücünü kullanmayı keşfeden
Matilda, bu yolla düşmanlarını cezalandırıp, şaşırtıcı bir şekilde, hem Bayan
Honey'in hem de kendi kaderini değiştirecektir.
Birleşik
Krallık devlet okulunda eğitim gördüğü süre içinde disiplin adına
öğretmenlerin sert uygulamalarına şahit olan Roald Dahl, bu dönemde “dine ve tanrıya
ilişkin ciddi şüpheleri” oluştuğunu söyler. Görünen o ki yazar yarattığı
fantastik Matilda karakteri ile eğitimin önemini ve küçük beyinler üzerindeki
etkisini kitlelere anlatmayı hedeflemiş ve de amacına ulaşmış. Ezilen,
horlanan, sıkıntı gören pek çok
çocuğa ilham veren Matilda romanı, ilk kez 1988 yılında yayınlanmış, 1996
yılında Danny De Vito yönetmenliğiyle sinema filmi olmuş ve 2010 yılında müzikale adapte edilmiş.
Kızımın bir
dönem drama dersi sırasında müzikalinin şarkılarıyla tanıştığı ve sonrasında
DVD ile filmini izlediğimiz Matilda ailece çok sevdiğimiz bir karaktere
dönüştü. Dalya'nın sayısız kere izlediği filmin, zaman zaman kriz durumlarında
bir Matilda edasıyla beni ve babasını Matilda'nın anlayışsız ve kaba ailesine benzetmesi gibi bir etkisi olsa da, kişinin kendi doğrularının
izinden gitmesi, anne babasından geliyor olsa bile yanlışlığı ve kötülüğü kabul
etmemesi ve ona karşı harekete geçmesi konusunda oldukça doğru mesajlar
verdiğine inanıyorum.
Kitap ve
filmiyle geçirdiğimiz bir seneden sonra artık Dalya Matilda müzikalini görme
yaşına gelmişti. Aylar öncesinden biletlerini aldığımız müzikal için çok
heyecanlıydık. Londra'da 2011 yılından bu yana oynayan ve sayısız başarı ödülleri alan müzikali en sonunda kendi gözlerimizle
görecektik. Ucu ucuna yetiştiğimiz oyun salonuna girer girmez dekorun büyüsüne kapıldım. Sahne, yan duvarlar ve tavan rengarenk harf bloklarından oluşmaktaydı. Kelimelerle oynamayı çok seven Roald Dahl’ın romanlarındaki kelime ustalığı ve karakterlerinin renkliliği adeta sahneye taşınmıştı. Matthew Warchus’un yönettiği ve Dennis Kelly’nin yazdığı oyun, Tim Minchin’in söz ve müzikleri ile canlanmış ve Royal Shakespeare Company’nin çabalarıyla müzikale dönüşmüş.
Müzikal
başlar başlamaz bizi içine aldı. Matilda’nın annesi ve babası muhteşem
canlandırılmıştı: sıradanlıkları, cahillikleri ve
cesaretleri gerçekten etkileyiciydi. Matilda’yı oynayan küçük kız da
Matilda’nın küçük yaştaki karışık aklını ve zekasını yansıtmakta çok
başarılıydı. Bayan Honey anaç ve sevecendi. Ama bizi en çok
etkileyen Bayan Trunchbull’du, ancak bu kadar korkunç canlandırılabilirdi
romanın dehşet verici karakteri. İri, çirkin cüssesi ve ürkünç bakışları
biz büyükleri de en az çocuklar kadar korkuttu. Oyuncuların zaman zaman
seyircilerin arasından çıkması, dekorun hızlı bir şekilde değişmesi, ışık ve
lazer oyunları ve tabii ki müziklerle tam bir sanat ziyafetiydi gözlerimizin
önündeki. Özellikle
bütün öğrencilerin hep bir ağızdan “Büyüdüğümde” (When I Grow Up) adlı
şarkıyı söylerken sahnedeki salıncaklara binerek izleyicilerin üstüne doğru
uçtukları sahne çok etkileyiciydi. Salıncaklarla çocukluğun enerjisi ve neşesi,
şarkının sözleriyle ise çocukluğun masumiyeti ancak bu kadar iyi
anlatılabilirdi.
Pek çok
derin düşüncenin ve ince zevkin popüler kültürle yok olmak üzere olduğu
günümüzde, kitap okumanın, kendine inanmanın, iyiliğe
sığınmanın ve kötülükle mücadele etmekten vazgeçmemenin vurgulandığı Roald
Dahl’ın bu güzel romanının müzik ve muhteşem oyunculukla harmanlandığı
müzikalini Londra’ya yolu düşen -büyük küçük- herkes izlemeli bence. Bugünün
küçüklerinin yarının büyükleri olduğunu unutmamak ve her şeyi değiştirebilme
gücümüz olduğunu bir kez daha hatırlamak adına Matilda’yı izleyemesek de,
okuyalım ve çocuklarımıza okutalım diyorum ben…
Referanslar
Not: Bu yazı 04.11.2013 tarihinde Alternatif Anne'de yayınlanmıştır.
http://alternatifanne.com/matilda-bazen-yaramaz-olmak-iyidir/
Yazı çok güzel olmuş. İnsanın içinde oyunu izlemek için merak ve heyecan oluşuyor. Görsel bir şölen izlediğiniz için çok şanslısınız. Sevgiler.
YanıtlaSilYazıyı gerçekten çok beğendim. Biraz uzun olmasına rağmen bir nefeste okunuyor. Orada olup ouyunu sizlerle birlikte izlemek isterdim...
YanıtlaSilÇocukların dünyası doyumsuz . Genç anne olmuşsan , sorumluluk yalnız sana bırakılmışsa , çalışıyorsan tabi ki bir şeyler tam olmaz . Ama bu mazeret değil . Öncelik hep çocukların olmalı . Farkında olmadan yapılan yanlışlar çocukta derin izler bırakıyor . Sevgiler Nezahat
YanıtlaSilCanm butun yazilarini zevkle okuyorum. BASARILAR
YanıtlaSil