Bol
yağışlı ve soğuk bir sonbahar ve kıştan sonra güneş hala kendini göstermemekte ısrar
etse de Londra havasında bahar kokusu var. Kızım ve arkadaşları her yağmur
damlasını “Kar mı yağmur mu? Karla
karışık yağmur bu...” diye irdeleyerek bu yıl bir türlü yağmayan karı hala
bekleyedursun Londra baharın yoluna girdi bile. Sabah 4.5-5 gibi zifiri
karanlıkta cıvıldamaya başlayan kuşlar ve tüm marketlerde boy gösteren “daffodil”ler
baharın habercisi. İlk "daffodil"imi aldım bile. Bahçede taze soğan görüntüsüyle
fışkıran saplar da yakında çiçek verir...
"Daffodil"ler
Britanya kültürüyle özdeş adeta. Kardelene benzeyen ama mevsim olarak kardelene denk gelmeyen, bir tür nergis olan "daffodil" yeşil soğan gibi sapları
olan, beyazdan sarıya, sarıdan turuncuya kadar değişen bir renk aralığında,
ağaçlık alanlarda tek tek veya kümeler halinde ortaya çıkan, baharı müjdeleyen
çiçeklerdir. Ve bu ülkede kış hiç bitmese de, her takvim kışı sonunda bana
mutluluk verir. İşte tam da bu nedenden dolayı bu yazımda size bu güzel
çiçekler hakkında bilgi
vermek istedim.
"Daffodil"ler
kendi sade güzelliğinin çekimi dışında, Yunan mitolojisindeki yeri nedeniyle de
ilgimi çekmiştir hep. İsmini Yunan mitolojisinde geçen Narcissus’dan aldığına
inanılmaktadır. Efsaneye göre Narcissus sudaki kendi görüntüsünü görünce ona
aşık olur ve gözlerini kendinden alamaz. Versiyonların bir tanesine göre Narcissus
o denli saplantı haline getirmiştir ki bu durumu gözlerini suya diker, eğilir
ve sonra da suya düşer ve boğulur. Diğer versiyonda ise yine kendi
görüntüsünden gözlerini alamayan Narcissus suyun başından ayrılamadığından susuzluktan
ve açlıktan ölür.
Her iki versiyonda da Narcissus’un öldüğü yerde daffodil’lerin fışkırdığına
inanılmaktadır. Başı öne eğik "daffodil"ler sudaki kendi görüntüsüne aşık olan mitoloji
kahramanının kendi görüntüsünü izleyen eğik boynunu temsil etmektedir.
Vatanı
Batı Avrupa olan bu bahar çiçekleri
için “nedense bahar çiçekleri arasında en muhteşemidir” der ünlü tasarımcı, yorumcu,
bitki bahçe, peyzaj ve çevre yazarı Noel
Kingsbury “Daffodil” isimli kitabında.
Mütevazi bir
nergis türü olan "daffodil"lerin nasıl olup da bu kadar sevildiği
ve dünyanın en popüler bahar çiçeğine dönüştüğü konusunda Kingsbury'nin güzel
yorumları var. Kingsbury'e göre, daffodil çokyıllık bahçe bitkisi özelliğini
bir kültürel ikonluğa dönüştürerek başardı. Karşıt özellikleri içermesinin
de bunda katkısı büyük ona
göre, çünkü söz konusu
çiçekler kendi türleriyle kümeler halinde yaşayabildikleri gibi tek başlarına
da rahatlıkla var olabilirler: "aynı kediler gibi, sadece kısmen
evcillerdir".
Yukarıdaki
nedenlerin yanı sıra, Kingsbury "daffodil"lerin bu kadar kalıcı ve popüler olmalarını aşağıdaki üç faktöre bağlamaktadır:
1-Biyolojik
faktor: "Daffodil"ler neredeyse yanlışlıkla düştükleri veya döküldükleri yerde
bile yetişirler. Bahçe atıklarını arabanın bagajından bir atık çukuruna
boşaltırken istemeden yere dökülen
birkaç tohum bile yıllarca devamı olacak daffodil’leri o noktaya yerleştirmeye
yeter. "Daffodil"ler bu anlamda sadece ‘arsız’ olmakla kalmazlar aynı zamanda
düzenli olarak kendilerini yığınlar halinde klonlayarak türlerinin devamını
sağlarlar.
2:
Tarihi faktör: "Daffodil"ler emperyal çiçeklerdir. Büyük Britanya’da yaygınlaşıp Britanya
İmparatorluğunun eriştiği her yere ulaşmış ve iklim olarak benzer yerlerde
yerleşik olmuşlardır. "Daffodil" dünyaya hakimiyet kuran İngiliz konuşan
kültürünün bir parçasıdır.
3:
Sosyal ve kültürel faktör: "Daffodil" bir kült bitkidir. Kült bitkiler meraklıları tarafından
toplanır, sınıflandırılır, isimlendirilir ve düzenli olarak seçilerek yeni
tohumlar üretilir. Kült bitkiler saplantı şeklinde meraklısı olanlara hitap
eder.
Herşeyin
ötesinde “'daffodil"ler hayatta kalandır” der Kingsbury.
Britanya
ve Batı Avrupa'da iseniz bu aralar ve bir yerlerde rastlarsanız bir daffodil'e, henüz güneşi görmediyseniz veya hala çok
üşüyorsanız endişe etmeyin, bahar bir yerlerden yanınıza yanaşacaktır. O an
için sadece o boynu bükük "daffodil"in güzelliğinin keyfini çıkarın... Şimdi ise
ünlü İrlandalı müzik grubu “The Cranberries”in 1994 yılında çıkardığı “Daffodil
Lament” şarkısını ve fondaki "daffodil" güzelliğinin…
Kaynaklar:
http://www.timberpress.com/blog/2013/11/why-are-daffodils-special-biology-history-and-cult-status/
Harika bir yazi olmus...
YanıtlaSilTeşekkürler Birselcim...
SilIngilterede bu çiçeklere hep merak ve ilgi ile bakmışımdır . Acaba bizde var mı diye . Tarihçesi hakkında bilgilendik . Teşekkürler .... Nez
YanıtlaSilTeşekkürler anneciğim...
SilYine değişik birşey öğrendik Tuba. The Cranberries yazının sonuna çok yakışmış. Sevgiler mehmet baydın
YanıtlaSilTeşekkürler Mehmet abi, sevgiler...
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı.
YanıtlaSilÇok teşekkürler...
Sil