İngiltere’ye ilk olarak
seneler önce Master yapmak için gelmiştim. O zamanki gözlemlerim ve
tecrübelerimle seneler sonra anne olarak geldiğimde edindiklerim çok farklı
oldu. 15 aylık kızımla parklarda, oyun gruplarında geçirdiğimiz zamanlarda ilk
dikkatimi çeken, İngiliz annelerin birden fazla çocuk doğurduğu ve aralarındaki
yaş farkının en fazla 2-3 olduğuydu. O dönemde çocuğumla geçirdiğim uzun
saatleri kariyerimde bir kayıp olarak gören ve bir çocukla zor başa çıkabilen
ben, gelişmiş bir Avrupa ülkesinde yaşayan eğitimli ve kariyer sahibi bir annenin kendi tercih ettiği bu yaşamın
nasıl olup da bizim ülkemizde çoğu zaman küçümsendiğini ve yer yer geri
zihniyet olarak görüldüğünü anlamakta hayli zorlandım. Sonraki yıllarda kızım
büyüyüp de okula başladığında, okulda tanıştığım üç çocuklu anneler merakımı
daha da artırdı, saygımı da tabi.
İngiltere'de
çok çocuklu olmayı cesaretlendiren neler var?
Güvenli işleyen bir sistemin
bu duruma katkısı büyük kuşkusuz. 1 yıla varan doğum izinleri, yarı zamanlı,
esnek saatli ve evden çalışma olanakları, küçük de olsa aile bütçesine bir
katkı sağlayan çocuk başına aylık olarak ödenen devlet yardımı, yuva yardımı
gibi çocuk sahip olmayı cesaretlendirici devlet politikaları. Ama bunların
hiçbiri çocuk bakımı sorununu ortadan kaldırmaya yetmiyor tabi. Londra’da bizim
yaşadığımız bölgede sabah 8 akşam 6 açık olan yuvaların günlük ücreti £65
civarı, haftada 5 gün yuvaya bırakılan çocuğun ayda maliyeti yaklaşık olarak
£1300. Bakıcının ise günlük ücreti £80-90. Çocuk sayısı arttıkça bu maliyet
ikiye, üçe katlanıyor. Aile büyüklerinin desteğinin çok az olduğu İngiltere’de,
çocuk olunca anne babadan biri, neredeyse, bakıcı veya yuva için çalışıyor.
Ancak gözlemlere dayanarak görüyoruz ki bu bile eğitimli meslek sahibi İngiliz
annelerinin çocuk doğurmasını engelleyemiyor.
İngiltere'de
değişen aile düzeni
Ben İngiliz toplumuna ilişkin
gözlemler yapıp ön yargılarımı sınayarak şaşırmaya devam ederken, İngiltere’nin
saygın haftalık dergisi “The Economist”de 16 Mart 2013’de yayımlanan ülkede
değişen aile düzenine ilişkin ilginç bir makaleye denk geldim. Makaleye göre
yüzyılın başında hipotez olarak Britanyalı bir kadının yaşamı boyunca sahip
olabileceği çocuk sayısı 1.63 iken şimdi bu rakam 1.93. Bu durum kısmen daha
fazla çocuk doğuran göçmenlerden kaynaklanıyor gibi görünse de Britanyalı
kadınların da daha fazla bebek doğurduğu kesin. Makalede belirtildiği üzere
ilginç bir şekilde artan doğurganlık geç yaşlarda doğum ile paralel gidiyor. Araştırmaya
göre 1970’lerde ortalama anne ilk çocuğunu 24 yaşında doğururken şimdi 28
yaşında doğuruyor. Southampton Üniversitesi'nde demografi üzerine çalışan, Ann
Berrington’ın araştırmasına göre üst düzey yönetici erkeklerle evlenen kadınlar
ilk çocuklarını neredeyse 33 yaşından önce doğurmuyorlar. Aynı çalışmada
90’larda üniversiteye giren genç üst-orta sınıf kadınların kariyer lehine çocuk
sahibi olmayı erteledikleri, ancak şimdi kaybedilen zamanı kazanmaya
çalıştıklarından doğurganlığın artışına katkıları olduğu belirtiliyor. Park,
bahçe, oyun parkları ve okullarda karşılaştığım bol çocuklu anne durumunu gayet
açıklık getiriyor bu makale.
Türkiye’de bankacılık yaptığım
dönemde hedef kitlesi eğitimli çalışan kadınlar olan ve bir dönem çok popüler
olan "çocuk da yaparım kariyer
de" sloganı anlaşılan İngiltere’de aynı hedef kitleyi pek etkisi altına
almamış.
Kaynak:
Changing Families-The Post
Nuclear Age. (2013, March 16). The
Economist
Not: Bu yazı 16.09.2013 tarihinde Alternatif Anne'de yayınlanmıştır. http://alternatifanne.com/cocuk-da-yaparim-kariyer-de/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder