Önceki yazımda bahsettiğim şekilde, çölyak hastası olduğumu öğrendikten sonra benimsediğim glutensiz diyet beni bu
konuda hayli okumaya ve araştırmaya yönlendirdi. Araştırmalarım sırasında herhangi
bir sağlık zorunluluğu olmadığı halde dünyada glutensiz diyete yönelen insan
sayısının son yıllarda arttığını gördüm. Bunlar arasında Gwyneth Paltrow, Miranda
Kerr, Jessica Alba, Rachel Weisz, Victoria Beckham, Billy Bob Thornton, Lady Gaga ve Bill Clinton gibi pek çoğumuzun
bildiği ünlü isimler de var. Bu isimlerin kimisi buğday alerjisi olduğu için
kimisi ise sağlıklı beslenme adına bu kararı aldıklarını belirtiyorlar.
Buğday bir çok ülkede geleneksel,
ulusal yiyecek. Dünya toplam yiyecek kalorisinin 20%’ni oluşturan buğday beslenmemizde
çok önemli bir yer kapsıyor. [1]2009
yılından bu yana glutensiz beslenme konusunu takip eden Amerikalı bir tüketici
araştırma şirketi olan NPD’nin Ocak
2013’de açıklanan anket sonuçlarına göre Amerika’da yaşayan yetişkinlerin 30%’u
ya tamamıyla glutensiz besleniyor ya da gluteni azaltmaya çalışıyor. NPD baş analisti
Harry Blazer bir önceki jenerasyonun sağlıklı olmak için nasıl yağ, kolesterol,
şeker ve sodyumu azalttıysa şimdiki jenerasyonun da aynı şekilde glutenli diyetten sakındığını
ifade ediyor.[2]
Glutensiz diyete yönelme nedenleri
olarak kimileri buğdayın kilo aldırdığını, kan şekerini yükselttiğini,
bağışıklık sistemi sorunu yarattığını, önemli minerallerin emilimini engellediğini,
kimileri de bağırsakları kötüleştirdiğini öne sürüyor. Pek çok uzman bu
şikayetlerin çoğunu buğdayın 50 yıl önceki buğdaydan çok farklı olmasına
bağlıyor. George Dvorsky‘e
göre 1950’lerde bilim adamları daha sert, daha kısa, daha iyi büyüyen
buğday elde etmek için melezleştirme çalışması yaptılar. Buğdayın yapısına
insan doğasına uygun olmaya bazı bileşimler eklenmesiyle sonuçlanan bu çalışma,
Amerikan bitki bilimcisi Norman Borlaug’a Nobel Ödülünü kazandırırken ‘Yeşil
Devrim’’in de temellerini oluşturmuş. Kardiyoloji uzmanı Dr.William Davis ise ‘Wheat Belly: Lose the Wheat, Lose the
Weight and Find Your Path Back to Health’ adlı kitabında, günümüz melez
buğdayının içinde ‘sodium azide’ olarak bilinen bir toksin (araba hava
yastıklarında kullanılan bir tür kristal tuz) bulunduğunu ve buğdayın üretim
aşamasında radyoaktif (gama) ışınlara maruz kaldığını belirtiyor. Ayrıca,
Davis’e göre, günümüz buğdayı ne kendi buğday ailesinde bulunan ne de
karıştırılan diğer bitkide yer almayan ve düzgün bir şekilde hazmedilemeyen
değişik proteinler içeriyor. [3]
Beslenme uzmanı Cyndi O'Meara’ya göre ise
gluten hassasiyetinin temel nedeni bugünün toplumunun fazla gluten tüketmesi. Kahvaltı dahil her öğünde glutenli gıda yemeye başlayan günümüz insanları, hazır
gıdaların yaygınlaşmasıyla, farkında olmadan, koruyucu, kıvam artırıcı, tatlandırıcı katkı maddesi olarak da kullanılan
buğdayı daha fazla tüketmeye başladılar.[4]
Tüm bu görüşler genetik olduğu
düşünülen çölyak hastalığı, gluten hassasiyeti ve diğer pek çok mide ve
bağırsak rahatsızlığının sorumlusu olarak modern buğdayı gösteriyor.
Günümüz buğdayına böyle bir
sorumluluk atfedilse de hayat boyu glutensiz diyet sadece çölyak hastalığı için
öneriliyor. Uzmanlar buğday alerjisi veya gluten hassasiyeti durumunda bile
sadece bir süre glutensiz diyet yapılmasını yeterli buluyor. Gerekçe ise glutensiz
diyetin illa da sağlıklı olmadığı. Glutensiz diyette buğday, çavdar,
yulaf gibi gluten içeren lif yönünden zengin gıdalar eksildiğinden, dengeli
bir beslenme yapılmadığı takdirde B vitamini, folik asit, A vitamini, magnezyum,
kalsiyum ve demir eksikliği oluşabiliyor. Ancak diyetten eksilen gıdaların yeri kara buğday (buckwheat) ve quinoa gibi mineral açısından zengin besinlerle dolduruluyorsa o zaman sağlıklı bir diyetten bahsedebiliriz.
Her ne kadar günümüz buğdayına mesafeli bakmak gerektiğine inansam da, sağlık sorunu olmadığı durumlarda glutensiz diyete başlama kararından önce mutlaka uzman görüşü alınması gerektiğini düşünüyorum. Ancak şunu belirtmeliyim ki zorunlu olarak glutensiz beslenme, dolaylı bir şekilde, insanın daha sağlıklı beslenmesine neden olabiliyor. İşte benim tecrübelerimden birkaçı:
Her ne kadar günümüz buğdayına mesafeli bakmak gerektiğine inansam da, sağlık sorunu olmadığı durumlarda glutensiz diyete başlama kararından önce mutlaka uzman görüşü alınması gerektiğini düşünüyorum. Ancak şunu belirtmeliyim ki zorunlu olarak glutensiz beslenme, dolaylı bir şekilde, insanın daha sağlıklı beslenmesine neden olabiliyor. İşte benim tecrübelerimden birkaçı:
Glutensiz Diyetin Sağlığıma Dolaylı Katkıları
- Ev yemeğini her zaman sevdim. Kızım hayatımıza girdikten sonra ‘canın boğazdan geldiğine’ daha da bir inanarak sağlıklı beslenmeye daha çok önem verdim. Ama kendi çölyak tecrübemle ‘canın boğazdan gittiğini’ bizzat yaşayarak ne yememem gerektiğine daha çok dikkat etmeye başladım.
- Yediğim herşeyin içinde ne olduğunu bilmem gerektiği için her ambalajı dikkatle okumaya başladım. Bu sayede eskiden farkında olmadan yediğim zararlı yiyecekleri artık glutensiz olsa da yemiyorum.
- Evden çıkmadan önce gideceğim yere göre kendim için araştırma yapıyorum. Hep bir B planım oluyor. Sözgelimi, kızıma hazırladığım sağlıklı atıştırmalardan kendim için de yapıyorum.
- Eğer dışarıdayken acıktıysam ve hazırlıksız yakalandıysam, kolay ulaşılabilen pek çok yiyecek glutenli olduğundan, benim için en güvenli besin olan meyva (muz, elma) veya sebzeye (domates, havuç gibi) yöneliyorum ve doğal olarak daha sağlıklı besleniyorum.
- Mutfağıma daha önce bilmediğim yeni besinler girdi. Bulgur yerine quinoa, kakao yerine keçiboynuzu tozu (glutenli olmasa da besin değeri açısından daha zengin olduğu için) kullanıyorum. Karabuğday, polenta, sorgum gibi yeni besinler öğrendim ve de sevdim.
Sağlıklıyım, Mutluyum...
Çölyak hastası olunmasa bile
glutensiz diyeti benimseyen ve sonuçlarından çok memnun olan insanlar var. Ancak
bu çok ciddi bir beslenme değişimi, metabolizma için gerekli pek çok besin
alınmadığı için yeni diyetle sağlıklı beslenildiğinden emin olunması
gerekiyor. O nedenle doktor görüşü olmadan böyle bir değişim doğru değil bence.
Hayatımızın akışını kimi zaman kontrol edebiliyoruz. Ancak çoğu zaman kontrolümüz dışında gelişmeler oluyor. Bu gelişmeler olumlu da olabiliyor olumsuz da. Ancak başta olumsuz gibi görünenler sonradan çok olumlu sonuçlara da neden olabiliyor. Benim için de başta kaotik olan glutensiz diyet aslında beni ve yakın çevremi sağlıklı beslenme konusunda eğitti. Beslenmeye daha geniş çerçeveden bakmayı öğrenerek, yeni hayatımda sağlığıma ve mutluluğuma tekrar kavuştum.
Sevgiyle ve sağlıkla kalın...
Hayatımızın akışını kimi zaman kontrol edebiliyoruz. Ancak çoğu zaman kontrolümüz dışında gelişmeler oluyor. Bu gelişmeler olumlu da olabiliyor olumsuz da. Ancak başta olumsuz gibi görünenler sonradan çok olumlu sonuçlara da neden olabiliyor. Benim için de başta kaotik olan glutensiz diyet aslında beni ve yakın çevremi sağlıklı beslenme konusunda eğitti. Beslenmeye daha geniş çerçeveden bakmayı öğrenerek, yeni hayatımda sağlığıma ve mutluluğuma tekrar kavuştum.
Sevgiyle ve sağlıkla kalın...
Referanslar
[1]http://www.abc.net.au/health/talkinghealth/factbuster/stories/2013/05/30/3770812.htm#.UcqmY11wa2z
[2]http://www.huffingtonpost.com/2013/03/06/gluten-free-diet_n_2818954.html
[3]http://io9.com/5968164/why-you-should-probably-stop-eating-wheat
[4]http://www.abc.net.au/local/stories/2013/04/01/3727382.htm
Tez tadında son derece aydınlatıcı bir yazı. Teşekkürler. Hakan
YanıtlaSilsevgili tuğba,yazı dizini büyük bir keyifle takib ediyorum.. geçmiş olsun dileklerimle birlikte TEBRİK EDİYORUM.. bizim hep hastalarımıza öğretmeye çalıştığımız ''BAŞAÇIKMA''sürecini kendi mücadele ruhunla çözmüş olduğunu görmek harika.. Aslında sağlık durumu 'başaçıkma''dır;Homeostaz,sürekli ve dinamik bir denge durumunu ifade eden bir kavramdır.İnsan vücudu belli dayanma sınırları içerisinde her bireye göre değişkenlik gösteren dinamiklerini dengede tutmasına olanak veren kendinden organizasyonlu bir mekanizma ile yaşar.Her biri herhangi bir yerde ve aynı anda arızalanmaya hazır odakların potansiyel bütününden başka bir şey değiliz.Zaten vücudun hayatı da karşıt güçler arasında bir an bile durmayan mücadeledir.O zaman sağlık aslında ''BAŞAÇIKMA''dır.Başaçıktığımız her an ;içdengemiz ve olanaklarımızı korumuş ,varoluşumuz karşısındaki tehditlere karşı kazanmış oluruz.Başaçıkma koruyucu hekimlikte bakış açısını etkileyen potansiyele sahiptir ve bu nedenle kronik bir hastalığı olsa da kişiler sağlıklı ve yaşam kalitesi yüksek olarak yaşarlar.. Özlem Göksu
YanıtlaSilDemekki bilmeden diyet yapmayacakmışız:) Bir de gluten diyince cogu kişi sadece hamurişi yemeyi kesince oluyor sanıyor. Soya sosunda dahi bulunduğunu belirttiğinde bayağı şaşırmıştım. Yani olay ekmek, makarna gibi beyaz unu kesmek değil sanırım Ayten:)
YanıtlaSilBirtanem , verdiğin bilgiler için teşekkürler ....... Bunlar benim için çok Önemli . Sana sevgiyle yemekler yapabilmem için . Çok öptüm . Nezahat
YanıtlaSilBu kadar önemli bilgileri senin kaleminden böyle akıcı ve hikayenle paralel olarak bize sunuyor olmandan dolayı şahsım adına çok mutlu oldugumu belirtmek isterim . Çok tşkler! Yine çok öğretici aynı zamanda da umut verici bir yazı olmuş! Ben de artık bahsettiğin gibi glutensiz gıdalarla daha cok karşılaşmaya başladım. Hatta starbucks 'ın glutensiz brownie sine de bayılır oldum:) sanki daha az suçluluk duyuyorum yerken:)!
YanıtlaSilSen bu yolcukta başarılı oldugunu çok net gösteriyorsun. Tebrikler ve teşekkürler!
Esin
Tubacim, colyak yazi dizin cok egitici. Bu son yazinla birlikte ben de daha saglikli beslenmek icin bugdayi azaltacagim. Buckwheat daha once kullanmamistim, kesinlikle deneyecegim. Bu arada buckwheat balini kuru oksurugumle basetmek icin kullanmistim ve ise yaramisti. Onerilerin ve colyak kesfini bizimle paylastigin icin tesekkurler.
YanıtlaSil