Her
çocuk için yaz tatilleri çok
değerlidir. Benim için de öyleydi. Okulu, yazılıları, ödevleri, siyah önlükleri, kara
tahtaları, tebeşirleri unutmaya yetecek kadar uzunluktaydı yaz tatillerimiz.
Ama yaz tatillerini benim için daha özel kılan hemen hemen her yaz bizden hayli
uzakta küçük bir kasabada yaşayan anneannemi ziyarete gitmemizdi. Kışları
aylarca karlar altında olan, yazları ise yeşillikler içinde kelebeklerin
uçuştuğu, dağ eteğinde masalsı bir kasabada, o dönem bana köşk gibi görünen bir ahşap evde geçerdi yazlarımız. İştahsız bir çocuk olan ben bile,
bahçede yapılan gözlemeler, su börekleri ve özellikle bayram için yapılan
baklava kokularına dayanamayarak bırakıverirdim kendimi anneannemin muhteşem
aşçılık ürünlerine. Kahvaltıda ceviz, bal ve tereyağıyla çok
lezzetli olan ‘lokum’ (bazı yörelerde nokul) denilen çörek, tatlılardan un kurabiyesi ve yemeklerden mantı en favorilerimdi. Kış aylarında, her ne kadar, annem anneannemin lezzetini evimizde
sürdürmeye çalışsa da yaz tatili tadını yakalamak mümkün olamazdı.
Seneler sonra, tadı damağımızda kalan bir Paris gezisi sonrası, Londra’daki evimize döndüğümüzde yaşadığım bir rahatsızlık sonucunda, bu çok sevdiğim lezzetlerden hayatım boyunca uzak kalmam gerekeceğini söyleseler, o zamanlar, tabii ki inanamazdım. Ancak durum gerçekten böyle oldu. Göğüs kafesimdeki şiddetli ağrı, nefes alamama, kollarda ve ellerde uyuşma ile kendini gösteren, kan testleri ve endoskopi ile teşhis konulan ve hayatım boyunca benimle olacağı söylenen hastalık daha önce adını bile duymadığım çölyak hastalığıydı. Doktorla konuştukça zor bir dönemin beni beklediğini anladım. Benim için yepyeni bir hayat başlıyordu artık, sevdiğim pek çok lezzetin içinde bulunan glutene veda etme zamanı gelmişti.
Neymiş Bu Çölyak?
Çölyak bir bağışıklık sistemi
hastalığı. İnce bağırsağın, gluten adlı proteine karşı ömür boyu süren ve
kronikleşen tepkisi. Buğday, arpa, çavdar ve yulafta bulunan gluten, çölyak
hastalarında ince bağırsakta tepki oluşturarak besinlerin emilimini sağlayan " villüsleri " tahrip ediyor. Bunun sonucu olarak hiçbir besin kana karışamadığından, büyüme
yavaşlıyor ve kişi tüm hastalıklara karşı güçsüzleşiyor.
Çölyak geçici bir hastalık değil,
hayat boyunca devam ediyor; ayrica genetik bir hastalık yani ailevi
kalıtım söz konusu. Hastalık yaşamının herhangi bölümünde ortaya çıkabiliyor,
kimi kişilerde çocukluk, kimilerinde ergenlik, kimilerinde ise orta yaş
grubunda.
Şikayetler herkeste farklı olabilse de
genellikle karında şişkinlik hissi, halsizlik, ishal, mide bulantısı, kabızlık,
baş ağrısı,baş dönmesi, uyuşma, nefes sıkıntısı çekmek ve geğirme isteği olarak
kendini gösteriyor. Kimi hastalarda bu sıkıntılar yoğun olarak yaşanıyor,
kimisinde hafif, kimisinde ise belki hiç olmuyor. Çölyak hastalığının kesin tanısı ancak
deneyimli bir gastroenterolog tarafından yapılan kan tahlilleri ve ince
bağırsak biyopsisi ile tanımlanıyor.
Gluten, buğday, arpa, çavdar ve yulafta bulunduğu için çölyak hastalarının bunlardan yapılan ekmek, makarna, pasta, börek, bisküvi ve benzeri çok sayıda gıdayı yememeleri gerekiyor. İşin ilginç yanı ince bağırsakta tahribata yol açarak hastalıklara neden olabilmesi için bir çay kaşığı un, buğday ya da bulgurun sekizde biri yeterli. O nedenle bu konuda yaşam boyunca dikkatli olunması gerekiyor.
Glutensiz Diyet ve Ben
Çölyakla ilgili gerçekleri
öğrenmiştim. Öyle görünüyordu ki, çocukluk yazlarımın tüm lezzetleri, Ramazan
pidesi, lavaş, erişte, lahmacun, kısır, bulgur pilavı, memleketten uzakta
kalınca daha da bir düşkün olduğum Osmanlı tatlıları şekerpare, revani hepsine
uzaktan bakmam gerekecekti artık. Gerçekten uzunca bir süre karaları bağladım
ne yiyeceğim diye. Diyetisyenle bir iki görüşme ve bolca okuma sayesinde neleri
yiyemeyeceğimi öğrendim. Öğrenmesine öğrendim ama uygulamak hiç de kolay
değildi tabi. Hala tam düzelmemiş olan nefes durumum, dört aylık hamile gibi şiş karnım ve halsizliğimden kurtulmanın başka yolu
yoktu. Diyete başlamam gerekiyordu ve başladım.
İşe her aldığım yiyeceğin ambalajını
ve içindekiler listesini ciddi anlamda okuyarak başladım. Sadece bu bile başlıbaşına
bir işti. Üye olduğum bir çölyak sitesinden bana gönderilen el kitabını sürekli yanımda taşıyor, bilmediğim bir katkı maddesi gördüğümde kontrol ediyordum.
Evde pirinç ve sebze yemeklerine ağırlık verdim. İlk denediğim glutensiz ekmek
ve tatlıları beğenmedim, ben de her defasında farklı markalar denedim ve damak
tadıma uygun olanı buldum en sonunda. Hatta kendim evde de yapıyorum ara ara.
Çölyakla ilgili asıl zor olan bulaşma
yoluyla vücuda giren gluteni engellemek. Kap kacak, tost makinesi, bıçak,
doğrama tahtası bunların hepsinin glutensiz olduğuna emin olmak gerekiyor.
Bizim evde bolca yemek yapılır ve de gluten içeren yemek de pişer, ben o yüzden
kendi doğrama tahtamı ayırdım, ekmek kızartma makinesi ve tost makinesinde
kullanmak üzere ekmek dilimi torbası aldım. Bulaşıkların iyi yıkanmış olmasına
özen gösteriyorum, glutensiz yiyeceklerimi dolapta ayrı bir rafta tutuyorum ve
glutenle temas etmemelerini sağlamaya çalışıyorum. Evdeki düzen çok önemli
gerçekten. Başta hiç kolay değil ama oturtunca herşey tıkır tıkır işliyor. Hele
bir de kendini tekrar iyi hissetmeye başlayınca bütün bu uğraşlar insana vız
geliyor.
Bir diğer zorluk dışarıda yenilen
yemekler ve tatiller. Ev yemeğini çok sevip özlesem de dışarıda yemek yemeği
çok sever(d)im.
Ayrıca benim için tatillerin en keyifli yanı yemek pişirmemek ve değişik tadlar
denemek olmuştur hep. Çölyak maalesef benim bu iki zevkimi yok etti. Gerçekten
bu hastalık hakkında bilgili personeli ve yemek seçeneği olan yerler çok az
bulunduğu için artık bu durum tam bir lüks benim için. Başlarda daha zordu. Diyetin
işe yaraması ve kendimi iyi hissedene kadar evde yemeği tercih ettim hep, bu
şekilde adaptasyon sürecini geçirdik ama şimdi hangi restoranda neyi
yiyebileceğimi biliyorum. Tatillere gelince, genelde tatillerimizi yemek
yapabileceğimiz ev ortamı sağlayan alternatiflerle değerlendiriyoruz. Kızımız
için de böylesi daha rahat olduğu için şimdilik bir sorun yok, zamanla bu
konuda da gelişme kaydedeceğimize inanıyorum.
Karnımın şişliğinin inmesi,
nefesimin normale dönmesi ve kendimi yeniden iyi hissetmem 6
ayımı aldı. Bu dönemde zaman zaman daha iyi, zaman zaman da -belki bulaşmadan
dolayı- daha kötü olduğum günler oldu ama sonuç olarak glutensiz diyet bende
işe yaradı.Şimdi bir yılı aşkın süredir glutensiz besleniyorum. Anneanne lezzetlerine düşkünlüğümden dolayı annem glutensiz undan mantı bile yaptı. Ben henüz o aşamaya
gelememiş olsam da kendime pizza da yapıyorum bazen lahmacun da, dün süper bir
muffin yaptım çok da lezettli oldu. Kısacası glutensiz hayatıma alıştım ve daha
da önemlisi tekrar sağlığıma kavuştum.
Bir sonraki yazımda “Glutensiz Diyet
Sağlıklı mı?” sorusunu tartışıyorum.
Sevgilerimle...
Referanslar
Cok guzel bir yazi. Sonunda colyak hastaligini anladim. Temel besin maddelerinin nasil da zararli olabilecegi colyak hastalari icin hayret verici.
YanıtlaSilBirtanem , yazdıkların beni hep duygulandırıyor .bir tarafta çocukluk yılları , bir tarafta senin sıkıntılı dönemin ....sen gayretin , dikkatin ve sevginle bunun üstesinden geliyorsun . Aynı sıkıntıyı çekenleri çok güzel aydınlatıyorsun . Seninle gurur duyuyorum birtanem Nezahat.
YanıtlaSilÇölyak denen hastalığı seninle öğrendik. Bu konuda sadece senin savaşman değil, arkadaşlarının , ailenin hatta sosyal hayatının, sağlık sisteminin de yaşamını kolaylaştırmak için gerekli adımları atması lzm ve seninle geçirilen yemek masalarında bu konudaki hassasiyetimizi artırmamız gerekir. Gluten free menülerin kolaylıkla erişilebilir olmasını diliyorum ve farkındalığımızı artırdığın için çok teşekkürler SadeceAnneyim.
YanıtlaSilTubacigim, glutensiz bir hayata gecis yapmak zorunda kaldigini biliyordum ama bu konuda soru sorarak sana artik yiyemediklerini ve hayatini buna adapte etmenin zorluklarini hatirlatmak istemedigimden soramadim inan ki. O yuzden bu yaziyla detaylari anlattigina cok sevindim. Ekmek tahtasina varincaya kadar ayirmak zorunda kalmis olman ve buradan bulasmalarin bile seni rahatsiz edebiliyor olmasi uzucu ama goruyorum ki bu yeni duzeni oturtmussun.Eminim zorlandiniz ailecek ama hepsi daha mutlu, ve saglikli bir Tuba icin. Kolayliklar diliyorum ve paylastigin icin tekrar tesekkur ediyorum canim.
YanıtlaSilTugbacigim, yazilarini Yesim ile zevkle okuyoruz. Seninle ve Murat'la belki de sadece bir veya iki saat konusabilme firsati bulmama ragmen, Londra'da tanidigim en zarif ailelerden biri olarak isminiz evimimizde surekli yankilaniyor.
YanıtlaSilHakan Akoglu
Cok guzel bir anlatım. Bu hastalığı yaşayan birinden bilgi almak çok güzel. Melahat Aydın
YanıtlaSilÇerkeş'in o yaz havasını ve lezzetli yemeklerini bize yeniden hatırlattın. Ama nefis. Hüseyin .
YanıtlaSilTubacim,
YanıtlaSilNe guzel anlatmissin colyak hikayeni. Cok gecmis olsun.
Bu guzel yazilarinla sanki yanindaymisim gibi , uzakliklarin bir onemi yok.
Yeni yazilarini dort gozle bekliyorum
Solen
Tuba, sana iyi sanslar dilerim. If you look at it on the bright side it is not a bad allergy to have. I sometimes wish I had it. :) berna
YanıtlaSilTuba'cım çölyak çölyak dedikleri şey demek buymuş! O kadar güzel anlatmışsın ki kafamda ufacık bile soru işareti kalmadı . Geçtiğin süreç hiç kolay olmamış. Ama senin gibi azimli, disiplinli ve organize birinin bu hastalıkla mücadeleden basarı ile çıkman beni hiç şaşırtmadı! Üstelik bunun üstüne kendi damak zevkine göre sevdiğin lezzetleri adapte etmen de eminim çölyak hastalarının karamsar bakışını aydınlatacaktır. Sen herseyin üstesinden gelirsin:) sevgiler
YanıtlaSilEsin